Yeni yılla ilgili herkes bir şeyler söyledi, umut etti, temenni etti, evrene geleceğe dönük istek gönderdi falan filan… Şimdi sıra bende 🙂
Ben önce geçen yıla kısacık uğrayıp kapının arasından kısa bir veda yapıp yeni yıl temennilerime geçmeyi planlıyorum.
Henüz yeni bitirdiğimiz, ardımızda buruk bıraktığımız ‘’geçen yıl’’ benim için hüzün, mutluluk, ilkler, başarı, umut, umutsuzluk, tükenmişlik, dibe vuruş, yükseğe çıkış,… gibi tüm insani duyguları kopkoyu yaşadığım bir yıldı. Kopkoyu, derin, plansız!
Kaybetmek üzere olduğumu zannetiğimin bana geri dönüşü ama sonrasında kaybedişin manevi biçimini yaşadığım bir vurgundu geçen yıl. Hayatımda gerçekleştirdiğim en doğru ikinci şeyin bitiş belgesini almanın verdiği gururdu geçen yıl.
Kendimi ‘’insan’’ gibi hissedişimi kısa şehir turları ile yaşadım mesela. Bu şehir turlarını birer tatilmiş havasında yaşadım. Bazen her gün bazen her hafta bazen iki hafta bir yeni bir memlekete taze bir nefes almaya gitmiş gibi. Sanki tatile başka bir şehre gitmişim gibi hissettiğim ama kendi şehrimin dışına hiç çıkmadan kendimi kandırdığım, bu kandırışlarda da mutlu olmayı başardığım bir yıldı geçen yıl.
Sonra anlamadım yine başkalarını, anlamadım yine hayatı, kendimi… Kızdım ama çok kızdım, öfkelendim. İsyanlarım paha biçilemez cümlelerimle süslüydü. İsyanın sonunda gelen o sakinlikte, isyanda sarf ettiğim cümlelerime kendim bile inanamadım. Hayat bir şeyleri götürüyor ardından yeni bir şeyleri getiriyordu. Zaman su gibi akıp gidiyordu. Hiçbir şeye yetişemiyordum.
Senenin başında hayatı yakalayamayacağımı anlamıştım. Ve ona hükmedemeyeceğimi! Bıraktım… Böylesi daha bir yaşanası geldi bana. Bıraktım… Ne gelirse tamam dedim, isyan etmedim bir süre, öfkelenmedim… Dümdüz yaşadım geçen sene. Hastanede tuvalete girmeyi, bekleme koltuklarında uyumayı, bir ara uyanıp bahçede bir sigara içmeyi; yanında kahvenin eşlik etmesini, sanki hep oradaymışım gibi kendimi oraya ait hissederek yaşamayı deneyimledim geçen yıl.
Hayatımın en gerçeği, en büyük doğrusuyla geçirdiğim her anım paha biçilemez, mükemmeldi tabi. Hayat diyorum ya canın istediğini getiriyor önümüze… Her zaman kötüyü getirmiyor, keyfi, heyecanı, mutluluğu ve bolca umudu da getiriyor.
Daha sonra önemli projelerimi, öncesinden planladıklarımı, en uzun kurduğum hayallerimi hemen hemen eksiksiz gerçekleştirdim bu kaosla dolu geçen yılımda.
Ne olduysa, ne yaşandıysa, ne getirip, ne götürdüyse geçen yıl önüne katıp; geçmiş yaptı hepsini! Ve şimdi yeni şeyler söylemek, yeni şeyler yapmak gerek!
Planın gücüne, evrene gönderilen üzerine istek yazılmış beyaz peçetelere pek inanmam ben. İnsan bir sınır çizmeli, bir program belirlemeli kendisi için. Ve tabi umut etmeli, hayal kurmalı mutlaka. Ama kendini kaptırmamalı, hırsını ayarında yapmalı. Ben böyle yaşıyorum işte. Zararını değil, hayrını gördüm şükür.
Bir de şükretmek var. Her gün, bazen her an, yani; akla geldikçe yapılmalı. Büyüsü bir başkadır, huzuru, umudu bambaşkadır. Sanki sıkıntıda yüreğine serpilen o su gibidir…
Velhasıl kelam, yeni yıldan hayatın bana yazdığı senaryoyu başarıyla oynayacağım ve yine rollerimi kusursuzca yerine getireceğim, güzellikler ve yeni deneyimlerle dolu günlerim olmasını diliyorum.
Unutmuyorum; ‘’ her gün güneş doğar, yeter ki açık olsun perdeler…’’