salalar okunurken, arkadan akıp giden kalabalığın uğultusu ile irkildim
Münire.
bir bana bak bir de dünyaya…
korkuyorum
Mefkure…
bu bendeki istihbarat korkusu,
bu bendeki kilitlenen kapıların korkusu,
o tankların ilerlerken getirdiği ölüm korkusu…
yavaşlıyorum,
ben yavaşladıkça zaman hızlanıyor.
son dal sigaram soğukta hep yarım kalıyor.
bir çocuk geçiyor bu dünyadan
elinde bir konserve kutusu
aşı da, eşi de o
düşünebiliyor musun?
fukaralık adamı büker
Mesude.
o çocuk olsa olsa şair olur
konserve kutusuyla aynı karede şiir olur.
orada bir yerlerde hep bir sınır var.
burada, dünya denilen yerde hakir görülüyorum
Munise.
altı yaşında burktuğum bileğim hep burkuluyor,
ölüm yaklaştıkça aynada saçlarım saçaklanıyor.
ah bu sessizlik, sanki sağır edici bir siren…
yalnızlığıma yamanacak tek bir söz bulamıyorum
Mükrime.
bağrımdaki tel örgülere nispetle
yüzünü kıyas ediyorum
toprak gibisin
Mehpare…
ektiğimi biçtiğim, bereketli ve
daimi sunan…
koyunları sayan çoban olmaktan vazgeçiyorum
Mahmure.
kuşları saymaya yelteniyorum zor olsun diye.
yetişemiyorum
yeniliyorum
bir yenilgiyi daha yüzüme gözüme sürüştürüyorum…
şifa niyetine
Münire
şifa niyetine….