Olasılıklardan yola çıkıp
Olmayacaklara varıyorum
Birinin beni seveceğine ihtimal verip
Yüzlerce durağa uğruyorum
Hiç binen olmuyor
Manita koltuğunda yalnızlık var
Camı açıp fiyaka yapıyor millete
Sanki çok değerliymiş gibi hissediyor kendini
Kıçına tekmeyi bastığımda asfaltın tadını alacak
Boşa zaman yakıyorum
Ve yelkovan gittikçe yoruluyor
Malum an geldiğinde işi bırakacak
Saatten aşağı düşeceğim
Üzerime atılacak toprağın rengini seçme hakkım olmayacak
Ya da mezar taşıma ne yazılacağının
Bir ömür geçirme hayalini kurduğum kadın kaçıncı durakta
Kaç yalana uğramam gerek
Kaç yabancıyla daha sevişmeliyim
Kaç gece uykusuz kalmam gerek
Ne kadar yokluk çekmeliyim
Farlar hep açık mı kalacak bu seyahatte
Akü bitiyor be
Dağın başında kalmak istemiyorum
Göğsünün üzerinde uyut beni
Saçlarını ört yüzüme
Birden kalkıp dudaklarına yapışayım
Bize duvar olsunlar
Kimse görmesin, ayıp!
Kayıpları olanlar var
Çok hızlı mı kullanıyorum
Göremiyor mu acaba beni
Oysa farkedip bir el etse
Tam parmak uçlarının önünde dururum
Sıkıca belinden çekip arabaya atarım
Hakettiği yere oturur
Yola birlikte devam ederiz
Lanet olası yalnızlık ezilir
Koltuğun derinliklerine gömülür
Ve ben seninle tekrar yeryüzüne çıkarım
Saatte bilmem kaç kilometre hızla mutluluğu yaşarız
Özlemimizi yarıştırır
Umutsuzlukları yatıştırır
Keyfimize bakarız