İnsanoğlu kendini hayata bağlayamadı, nefesi, yemesi, içmesi, doğa ve canlı tabiatını çekici bulmadı. Kendine yeni uğraşlar edinmek istedi.
Göğüs kafesinde kapı tıklaması sesi yapan bir organ ile bu görev hakkında konuşuldu ve denilene göre kalbin bütün nazı çekilecek tercih ona ait olacaktı.
Sevgi adında bir his attı ortaya. İlk önce kendisine sebep olanı düşündü.
Yaratıcısına duyduğu o sonsuz sevgi.
Yetmedi.
Sonra annesine babasına aynı duygudan göz kararı iliştirdi.
Yetmedi.
Aynı miktarda nefes alıp vermiş, kendisinde olan ruhsal ve fiziksel değişikleri aynı anda yaşamış canlı türüne gelmişti sıra; ARKADAŞLIĞA kalp işini çok iyi yapıyordu, titizlikle başardı bunu da.
Yetmedi.
Arkadaşları arasında belli bir sınıflama yapması gerekiyordu, DOSTU keşfetti, aynı düşüncelerin paylaşılmasına ortak olan bir kavramdı bu.
Yetmedi.
Sonra nasıl olduğunu bilmeden AŞK çıktı ortaya, diğer herşeyi unutup dünyaya gelme sebebini buna bağladı insanoğlu. Mutluluk kavramıyla yoğurduğu bu tutku ile yüzyıllar boyunca yaşadı.
Yetmedi.
Doyumsuz bir iştaha sahipti.
Hali hazırda olan şeyleri yıkmayı, daha çok sevdi.
Buna da NEFRET dedi.
Yetmedi……
İnsanoğlu hiç bir şeye ayak uyduramadı, tanrı tahammül edemeyip dünya ile iletişimini sonlandırdı. Bu ÖLÜM’dü.
İşte ölüm, insana bir ömür yetti.
-Seyit Akca