Şimdi bana sustuğum kadar yalnızlık verin
Bir yaz güneşi olsun gülen gamzelerinde
Şimdi bana sustuğum kadar kimsesizlik verin.
İşte ellerim; yeni bir günü daha boyama çabasında şafağa
Bir kumrunun ilk suskunluğu gibi güzel ellerim…
Belki yarından sonra severiz bu günü
Yıllardır yorgunluğu ve ıssızlığı
Hissedilmeyen bir ağacın gölgesinde…
Kendini soyutlamış bir gün ışığına asılı kalan hissizlik
Çarşıların ıslığı titretir bedenimin buğusunu
Üzeri örtülmüş bir düş kadar ölü yaz güneşi…
Yalandır hissizliği yaz güneşinin
Biraz biz olma çabasındayken kapalı çarşılar,
Umarsız bir devrim başlatır yalnızlığı…
Alçak yağmurlarla veda eder yaz güneşi
Bir sigara yakımına benzer,
Yanımdan usul usul geçip giden rüzgârın nefesi…
En son; paketinde kırık bir sigaran olduğunu hatırlatır son yaz güneşi
Günler aceleci davranır;
Bir yere yetişmeye çalışan tüm insanların telaşıyla
Veda eder yaz güneşi bir ikindi üzeri…