zamanın yazgısına kapılıp gitmekti düşüncelerdeki ıssızlık
belkide yaşlı bir karıncanın yükü ağırdı
ya da güneş hiç batıdan doğmayacaktı
bilerek ya da isteyerek tüm olgular sonuca ulaştı
kum tanelerinin elinden kayıp gidişi ve nemli bir soba
ne kadar yalnız olabilirdi
bir düşündü
sopasını yere vuruğu gibi kalktı
ama eylül gelmişti
ve yalnızlar daha yalnız
güçsüzler daha güçsüz
acılar daha ağır.
inanırmıydı bilmez,
zaman bir varoluş hapsine gebe
ince dudaklar kadardı bahsedilenler
sustu ve dinledi ki severdi
evet o sırada anlamazdı ama severdi
sevmekten hoşlanırdı tam olurdu bütün olurdu
aşk, içi boş bir çuval
bazen değil
seçim yapma şansı yoktu olsaydı seçmezdi
biliyordu yaşlı karınca
başına bağladığı bezi çözdü
yere bıraktı
ağladı, ağladı bir daha ağladı
doğa bereketten çiçek açtı
minnettar tüm olgular
olaylar ve durumlar
yaşlı karınca öldü.