Televizyonlar için yeni sezon başladı. Yeni diziler, yayından kaldırılan diziler, tadımlık filmler, fragmanları bile bir etki bırakan çalışmalar… Yine çok çekişmeli bir sezon olacak gibi görünüyor. Ama küresel olarak ele alınca da öyle mi?
Yabancı dizilerin, özellikle Amerika ve Britanya yapımı dizilerin Türk dizileri karşısında kaliteli bir üstünlüğünün olduğu malum. Zaten buralar televizyonculuk ve sinemacılık sektörüne Türkiye’den çok evvel başladılar. 1960’lı yıllarda Türkiye çeşitli sorunlarla uğraşırken Britanya Doctor Who isimli bir bilim kurgu serisi çıkardı. Bir ara kesintiye uğrasa da şu anda da devam ediyor ve Türkiye en çok seyredildiği ülkeler arasında. Kurgu, senaryo, yapım, oyuncular gibi pek çok yönden özellikle Hollywood çoğu şirketin kabullendiği bir güç. Ayrıca daha çok insana hitap ettiği de kesin.
Tamam fazla karamsar olmayacağım. Buna rağmen Türkiye’de sinema alanında çok olmasa bile televizyon alanında gerçekten müthiş bir yükseliş hâkim. Türk dizileri de Arap yarımadası başta olmak üzere Orta Asya, Balkanlar ve Güney Amerika’da alıcı bulmaya başladı. Kalite olarak bakıldığında da önemli bir ilerleme var.
Mesela Şefkat Tepe, kurgusu biraz basit de olsa hikâyesi, bazı efektleri, karakterleri ve mesaj verme kapasitesi ile gerçekten güzel. Reyting sonuçları da bunu belli ediyor.
Ezel’i ve Karadayı’yı unutmamak gerekir. Türk Televizyonlarının kaliteli dizilerindendir denebilir. Hikâyesi ve kurgusu ile çok beğeniliyor. Hak ediyor mu? Siz söyleyin.
Muhteşem yüzyıl, her ne kadar hikayesini kesinlikle tasvip etmesek de kalitesi, mekan animasyonları ve üzerinde uğraşıldığı belli sahnelerle kendini ispat etmiş. Çin’e bile satıldı. Yani Harem’e harcadığı parayı Osmanlı’ya harcasaydı belki Game of Thrones’a yaklaşabilmiş bir dizi olabilirdi. Finalden sonra 2. Abdülhamit Han’ı dizi yapacak söylentisi olduysa da final bölümünden sonra öğrenildi ki Kösem Sultan dizi olacakmış. Aslında mantıklı. Birden fazla padişah geçirmiş güçlü bir kadın. Daha fazla hikaye tabii ne kadarını kullanacaklar bilemem. Belki hiç kullanmazlar.
Osmanlı Derin devlet dizisi bu yönden daha üzerine eğilinmiş bir diziydi. Ne yazık ki tutmadı. Defalarca yayından kaldırılıp tekrar sokuldu. Kanal ve isim değiştirdi. Yine de olmadı. Yazık oldu.
Kurtlar vadisi Pusu, yıllardır devam etse de izleyicisini hep yanında tutmayı başardı. Ana karakterlerden eksilme oldu. “Polat’ın füze durdurduğu bir dizide Çakır kurşunla öldürülüyor” gibi eleştirilere maruz kaldı sosyal medyada. Belki de bir kısmı haklı eleştiriler…
Küçük Gelin, Mahsun Kırmızıgül’ün benzer konulu dizisi gibi bayağı tuttu. Farkı, Küçük gelin hikayesinde çizgisinde sabit kaldı. Başarısı devam ediyor. Sürükleyici hikayesi ve sembolik karakterlerini gerçekten başarılı buluyorum.
Bir de MinT production’un dizileri var.
Zengin kız fakir oğlan, Seksenler, bir ekran klasiği Çocuklar Duymasın (her ne kadar şu an yayınlanmıyor olsa da) muhteşem komedi unsurları ve izleyiciye gerçekten yakın hikayesi ve karakterleriyle oturup ailece izlenebilecek diziler yapıyor. Tebrik ediyorum. Sadece yanlış anlaşılma öğesini çok ama çok sık kullanıyor. Bir yerden sonra sıkmasa iyi.
Medcezir adapte bir yapım olduğu için (Amerikan The OC serisi) onu yerli dizi kategorisine almıyorum şahsen. Adapte olarak ayrı bir kategorisi var. Şimdilik başarılı görünüyor. Bakalım ne kadar sürecek…
Evet bir The Walking Dead, bir The Vampire Diaries, Bir The Big Bang Theory, Bir How I Met Your Mother değil ama Yerli televizyon ve dizi sektörü yükselişini sürdürecek gibi görünüyor.
Hollywood’un hikâyesi bitti diyen kesimler; yerliden şaşmayan yahut yabancı dizi meselesine kendisini kaptırmış ağız tadı bilenler…
Hikayesi bitmiş bile olsa ısıtıp verdiklerini milyonlarca kişi izliyor mu izliyor. Öyle ya da böyle…
Şimdi dizi izleyeceğim müsaadenizle 😉