dostunuz, en sevdiğini bir daha göremeyeceğini sizi gördüğünde anlamışmıydı hiç?
gecenin 4’ü, telefonun sesine uyandım. “başımız sağolsun!…” kafamdan aşağı kaynar sular döküldü, enseme vuran soğuk rüzgar nabzımı arttırdı ve çok daha fazlası işte, ölüm…
kafamdan nelerin geçtiğini hatırlamıyorum, öyle şeyler geçti ki kendime geldiğimde saat 6.30’du, üç arkadaş böyle bir durumda ne yapılabilir onu düşünüyorduk. dayanamadık düştük yola. annesi uyandı, o hala uyuyordu habersizce. oturduk dualar ettik, nasıl teskin edilebilir diye düşündük.
uyandı, benim işte olmam gereken, Lâ’nın evde, Fâ’nın uykuda olması gereken saatte biz evinin salonundaydık. ne oldu, ölmedi değil mi?… bir daha göremeyecekmiyim?
…
“içim yanıyor…” dediği tek şey…
ve çok acıdır dostunuzun sizi gördüğünde en sevdiğini bir daha göremeyeceğini anlaması…