Genç adam, yavaşça kapatıp kapıyı elindeki gonca gülle yürümeye başladı
kaldırım boyunca. Yüzünde donuk bir ifadeyle. Yürüdükçe yürüdü. Sonra
şehrin kalabalığında sanki bir tek o vardı. Yüz ifadesi, hareketleri
herkesin içinde dikkat çekiyordu. Elindeki gül biraz solmuştu. Çünkü
hava güneşli ve nemliydi. Gül biraz daha susuz kalsa tamamen solacaktı.
Yolunu uzattıkça uzattı. Yürümeyi seviyordu, ama nereye gidiyordu?
Otobüs garına mı, yoksa yürüyüş parkına mı? Biraz daha dolaştıktan sonra
saate baktı. Sanki “zamanı geldi” der gibi koşmaya başladı. Öyle ki
elindeki gülü düşürdü bir an, sonra dönüp aldı. Çok yoruldu. Ama
yorgunluğunun farkında değildi. Bir banka oturup gelen vapurları
seyretmeye başladı. Sahile gelmişti ama niye? Uzaktan öyle hasret
kokuyordu ki deniz, özlemini gidermeye çalıştı genç adam. Deniz kokusunu
içine her çekişinde öyle hızlı atıyordu ki kalbi.. Martılar özlemin
habercisiydi. Onlara simitçiden aldığı simitleri attı. Ama aklı
vapurlardaydı. Gelen vapurlar hızla yolcu indirip geri gidiyorlardı. Her
yolcuya en ince ayrıntısına kadar bakıyordu genç adam. Ama beklediği
onlardan hiçbiri değildi. Saate baktı tekrar 2 saat olmuştu sahile
geleli. Ama hala gelmemişti o. Elindeki güle baktı, gül iyice başını
koyuvermiş yaprakları zedelenmişti. Bir şişe su aldı büfeden, gülü suya
koydu. Bir vapur daha geldi. Beyaz ve büyük bir vapur. Koşarak
yolcuların yanına gitti. Hepsine baktı teker teker ama yoktu o.
Üzülmemeliydi. Çünkü bir vapur daha vardı. Umudunu yitirmeden o vapuru
da bekledi. Güneş batmak üzereydi. Gün batımının kızıllığıyla buluşan
bir vapur daha geliyordu işte. Yerinden fırladı genç adam. Vapur
yaklaştıkça daha da heyecanlandı. Çünkü bu son vapurdu. Ya bunda da
yoksa? Yolcular inmeye başladı. Hepsinin tanıdığı bekliyordu. Hızla
dağıldı yolcular. Ama yoktu o gelmemişti. Elindeki gülü denize fırlattı
genç adam! Yine hasretle beklediği bir günü daha onsuz geçmişti.
Çaresiz, ümitsiz bir bekleyişti bu.. O gelmedi, tutmamıştı yine sözünü.
Yine üzdü cesur yürekli genç adamı.. Evet gelmedi, tıpkı 365 gün önceki
bugün gibi…
Yanımdaki
arkadaşım genç adamı göstererek kimi bekliyor diye sordu. Önce
yutkundum, yalnızlığın soğukluğu çarptı yüzüme; çaresiz ve sessizce
“ÖLEN KARISINI” diyebildim sadece…
Neslihan ERGÜN