Daha dün gibiydi çocukluğumuz. Televizyon karşısında çizgi filmlere dalışlarımız,sokakta saklambaç oynamalarımız,dizlerimizdeki yaralar,sırf biraz daha oynayabilmek için annemize yalvarmalarımız,deli gibi susamalarımız ama asla yorulmayışlarımız. Sen küçükken cipslrden çıkan tasoları çok severdin. Annem bize makarna yedirmeye çalışırdı,ısrarla yemezdik. En sonunda ”tabağını ilk bitirenin olacak bu tasolar” derdi.Tabağı hep ilk önce ben bitirirdim. Sen çok zayıf bir çocuktun,benden 3 yaş büyüktün ama aynı gibiydik neredeyse,her yerde bize ”ikiz misiniz?” derlerdi. Tek farkımız göz renklerimizdi. Ben maviydim,sen kahve..Çok fırlamaydın,herkesin komikliğine,zekasına imrendiği bir çocuktun. Babama şöyle derlerdi ”senin ufak sarı oğlun gibi oğlum olsun dünya kadar borcum olsun usta!”..
Büyüdün,büyüdükçe yüreklendin.. Kanın hep deli aktı senin. Gerçek anlamda yiğit oldun. Ben senin yanında hissettiğim güveni hiçbir yerde hissetmedim. Bir yerine zarar gelse hep içim yandı,hala yanıyor. Biraz geç kalsan eve camlarda bekliyorum seni,kardeşlik böyleymiş demek ki. Hata yapsa da asla kızamadığın,kötü bir laf ettiğinde kalbinin acıdığı insanmış kardeş. Abim hep sakin biriydi,hala öyle. O ne kadar sakinse sen de o kadar sinirli ve öfkeliydin. Sen aslında hayata öfkeliydin,çoğu çocuğun kaldıramayacağı manzaralara şahit oldun,kazaya şahit oldun. Ama hep sessizliğini korudun,belki de bu yüzden öfkelendin. Biz seni hiçbir zaman anlayamadık,dertlerine çare olamadık . Sen dertlendin,kederlendin,kimseye belli etmedin hayallerin gerçek olacağına inandın hep,hiç vazgeçmedin,vazgeçmiyorsun,ama biz sana çok da yardım edemiyoruz.. Oysa bilsen ki canımı koyarım yoluna.. İçim çok acıyor,gözlerim çok doluyor,çok yaş dökülüyor bazen fark etmeden oluyor. Unutma,canın yansa dayanamıyorum,ölüyorum.. Unutma lütfen…Umudum sende..
Hani benim sevincim nerde
Bilyelerim, topacım
Kiraz ağacında yırtılan gömleğim
Çaldılar çocukluğumu habersiz.