Güzel şeyler kendiliğinden olur aslında, hiç ummadığınız bir zamanda çalıverir kapınızı. Onu o kadar çok beklemişsinizdir ki vakit kaybetmeden sahiplenirsiniz. Bu bir kitap, insan veya adeta yıllardır özlemini kurduğunuz bir şey olabilir.
Benim de hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkmış en güzel şeydir Tezer Özlü. Her şey bir kitabını elime almakla başladı aslında. Yaşamla ölüm arasında kalan o ince çizgideydim diyebilirim. Ne yaşayabiliyordum ne de ölebiliyordum. Kabul etsek de etmesek de bu çizgi intihar çizgisidir. Acı çeken yüzlerce insan tanıdım. Aynı zamanda, bu çizgi üzerinde adeta dans etmiş, gitgeller yaşamış, intihar girişimleri başarısız olmuş yüzlerce insan…Sizce bu hayatta en çok acı çekenler intihar edenler mi yoksa intihar girişimleri başarısız olmuş olanlar mıdır? Yani çoktan hayatı terk edenler mi yoksa yaşamak istemeyip de yaşamak zorunda kalanlar mıdır?
“Artık bundan böyle acıları mutluluk olarak nitelendirmeye karar verdim” diyen, Tezer Özlü ile tutundum hayata ve onun gibi tüm yaşama cesaretimi ölülerden aldım.Bu kahrolası dünyayı yaşanır bir dünyaya dönüştürmüş ölülerden…
Peki, sizin ekmek gibi su gibi hava gibi ihtiyaç duyduğunuz bir yazar oldu mu? Eğer olduysa onun herhangi bir kitabını en fazla kaç defa okudunuz? Kaç kere okuduğunuzu unuttuğunuz herhangi bir kitabı oldu?
Öyle anlarım oluyor ki Tezer Özlü’nün herhangi bir kitabını kaçıncı defa elime aldığımı unutuyorum, artık bunun için en ufak bir tahmin bile yürütmüyorum. Bir daha okumalıyım… Tüm duygularım bir daha okumalısın diyor, sadece onları dinliyorum. Her kitabında tüm benliğime işleyen sözleri var aynı zamanda… “Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin ‘medeni durum’ dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil.”
“Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. Karşı çıkmak istediğim kurallar var. Bir haykırış! Küçük dünyanız sizin olsun.”
Tezer Özlü 10 Eylül 1943 te doğdu, 18 Şubat 1986 tarihinde ise sonsuzluğa yolculuk yaptı. Yaşadığı sürece tekrar tekrar intihar girişimleri olmuş, kanserden hayatını kaybetmiştir. Kendisinin de dediği gibi yaşam ve ölümle hesaplaşmak için yazmış, dünyaya egemen olmayı ise edebiyatla öğrenmiştir.
O, belli bir ülkesi olmayan insanlardandır, herhangi bir yere ait olmak istemeyen, herhangi bir sınırı kabul etmeyenlerdendir. Kendimde onun gibiyim aslında…Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya istediğim için belli bir ülkesi olmayan insanlardanım.
Eğer onunla aynı zaman diliminde yaşamış olsaydım tüm hayatım onu aramakla geçerdi.
Yazımla ilgili eleştirilerinizi bekliyor olacağım, sevgiyle kalın.
yamarferdi@gmail.com