-Tarifsiz bir heyecanla bir şeyler anlatmaya çalışıyor, ( İlk kez kelimelerin duyguları anlatırken yetersiz kaldığını fark eder. ) tanımlarken eliyle birtakım şekiller oluşturuyor, yenemediğini düşündüğü heyecanını yavaş yavaş tüketmeye başladıklarımız… ( Kafasını hafiften sağa sola çevirir. ) Bir müzik yükseliyor şehirden, tam anımsayamıyorum, akşamla bir uyumu var. Sonra sesler birbirine karıştı, şehrin uğultusu. Duvara gelişigüzel sürülen kırmızı boyada kalacak fırça izleri, her bir fırça darbesi anlaşılacak kadar derinden ve istenmeyecek kadar kötü. Artık gecenin getirdiklerini ve geçmişi düşünmek istemiyorum. Gerçek miydi peki yoksa anımsama mı? Odanın tahta penceresinden gelen rüzgâr, yolun ışıkları hala yanıyor, gece geçen zamanla büyüyor ve son sigara için seçilmiş gecenin en doğru vakti. Odanın buğulu camı ve kendince anlattığı kelimeler. Değişen, farklılığı her gün giderek anlaşılan yeryüzü. Geleceği unutturan belli belirsiz görüntüler.. Sürekli olarak anıların yanılsamasıyla var olan biri. Kısa bir an, çok kısa ve anlatılan onca kelime. Ve yine her şeyin hızlıca tükenmesi, sessizlik…
Mevsimsiz Sohbet
(Fotoğraf: Heiko Döhrling)