Yüreğim düşük yapmış bir gebe gibi şimdilerde.
Seni mi düşürdüm içimden, acını mı?
Hissizim; sesine, suretine.
Ne bir sızı, ne bir tebessüm.
Durum böyleyken sana niçin değiyor kalemim, bilmiyorum.
Ödene ödene bitmeyen bir ceza oldu aşkın.
Aşk mıydın onu da bilmiyorum ya, neyse.
Ama görüyorum aynadaki gözlerimde, taşımıyorum artık seni bakışlarımda.
Titremiyor artık ellerim, çarpmıyor yüreğim aklıma geldiğinde.
Hem çok da uğramıyorsun artık düşlerime.
Çevirmiyorsun düşlerimi kâbusa epeydir.
Bir yerlerde bir nedeni olmalı ama, hala sana yazışlarımın.
Aklımdan değil,yüreğimden dökülen bu sözcüklerin.
Aklımla sevmediğim gibi; onunla da yazmıyorum sana, onunla da silemem ya.
Nereden silmeye çalışıyorum peki?
Şu kağıt yığınından mı, yüreğimden mi, yaşanmışlıklarımdan mı?
Silmeye çalıştıkça neden birleşiyor yüreğim o olmayan yüreğinle?
Acıya düşük yaparken nelere gebe kaldım bu kez?
Kimde bunca sorunun cevabı?
Sende mi, bende mi?
Sendeyse, var mı tam karşılığı sorularımın, vermeye çalışacağın cevaplarda?
Sözlerinde, gözlerinde?
Tanıyor musun sanki kendini sen de?
Günümüz hastalığı şehvete bırakmışken zihnini, bedenini; kapatmışken yüreğin bu duygudan başka duygulara kendini, hatta bilmiyorken ”duygu”sözcüğünün anlamını; kalabildin mi kendinde bende kaldığın kadar?
Nereye çevirsem zihnimi, ötesinde berisinde hep bir sen.
Senin hangi yüzün olduğunla ilgilenmediğin, benimse her defasında elimde kalan maskelere rağmen,”bir kere daha” kulaklarımı, yüreğimi açtığım bir sen.