Beynimizin içinde binlerce masa, köşeleri tutulmuş birer hayat. İstisnasız her yerde bekletilen resimler dolaşmakta..özgürce.sandalye ve duygular gezingen halde dolaşmakta her yerde. Her tarafta bir sürü not, hiç biri bizim degil..rastlantı imzalı düetler koşuşturmakta umursamazca bizden habersiz. Eşitleyemediğin kağıt köşeleri birer illet.beynimin içinde bir masa, sandalyeleri yok..sonra topluyorum ne varsa masadan..dagıtıyorum benim olmayan sözleri..ne işe yarar sandalyesiz bir masa.. ve format değişir, eylül gibi..
Eylül ayı böyle girmişti hayatımıza aslında, hep bir eksik ve üvey evlat tadında..tadı damağımızda bile kalmadan gitmekte.. gitmeye mecbur hisseder içimizde. Hissedilecek ne bir hava vermiştir ne de bir tebessüm etmiştir hayatımızda, öyle hisseder kendini..ve bırakıp gitmek için saatlerini saymakta eylül her konusulan sandalyesi eksik masalarda.. içten içe yakınmaktan da kendini alamaz.
Aslında ne cok dürütlük barındırır içinde..yüzleşmek eylül ayına denk geldiğindendir belki bu kuru ayaz tadı. Güneşi kızgınlığımızın sebebi olarak suçlu göstermişizdir onu..sararmaya başlayan yaprakların rengiyle eşdeğer görürüz hayallerimizi .. hayallerimizde sararmaya başlar, ondandır gül kurusu bu tadı.biliriz ki açmaya teşebbüs ettiğimiz kapılar, eylül de gizli değildir..anahtar diğer ay odacıklarındaki gizlidir her daim..öyle öğrettiler bize, düşen sarı yaprakta değil; sağlam duran yeşil bir yaprağın içinde gizlidir..bu da eylül değildir..
Eylül dünyanın uydusu gibi dönmekte hayatımızda. Kendi baş dönmemiz yetmezmiş gibi,uydumuzu bulmaya çalışarak geçiriyoruz bu anlamında boğulduğumuz dünya da..güneşte yürümeye tenezzül etmediğimiz zamanları şimdi arar ve koşar olduk. Böyledir insanoğlu..eylül karmaşası da buradan gelir, koşarak uzaklaşır şimdi 3+1 odalarımızdan.. öfkelerin ve duyguların en çok biriktirildiği aydır eylül.. ne kadar tokat yediğinin çetelesi tutulsa, hak ister bizden,öbür tarafta insanlardan..insanoğluna arafta bırakacak tek aydır eylül.
‘’Ahımın rüzgarı üşütür seni,benden başkasına ısıtamassın’’ diyen yazara haklı çıkardık belki yalnızca o kadar.. başka bir ultra kazancı olmasa gerek, koca bir eylül’ ün.. ne zaman baksam saate on’u gösteriyor, saat bile on’dan öteye bir türlü geçmiyor..kısmet işte..bir akşam üstü koy başını bir dize.. izle batan akşam güneşini ve eylülün gidişini.. sadece izle.bilemessin hangi zamanda tekrar kavuşacaksın ona..tadı da bunda değil mi zaten?
Belki dünya dönmüyor, eylül gitmiyordur..biz koşarak uzaklaşıyoruzdur anakardan..belki güneş de batmıyordur, biz sırtımıza dönüyoruzdur güneşe..değişmeyen her şey mevzuattır belki..doğup,büyüyüp, yaşayıp ,ölmek tek yol insanoğlu için..eylül de şahit olsun buna.. bir gün gelecek aldığımız bu rahat nefesi, genzimizde yontacak Allah..
Zaman geniş, ay odacıkları bol. Eylül’ün bizi son sözü de..tüm hayallerin,üzüntülerin ve dualarınla bekliyor olacağım seni.. aynı yer aynı mekan ve zamanda..sen ne kadar sevmesende..bizi Ekim’e sevgiyle uğurlarken..
İbrahim Demiröz// 29-09-2014