Yeniden yaşadın. Bugün gittiğimiz yerlerden birinde; bizi doğurduğun o yerde yeniden yaşadın. Yalnızdım. O günkü kadar hemde. Meler yaşatmışız koca dağlara. Ne manalar yüklemişiz mağaralara.
Evimize girdim. Taştan oyma mezarlık olan evimize. Binlerce yıl önce mezarlık olan yeri evimiz yapmıştık ya hani. Nereden bilebilirdim. Senin aşklarının yaşatmaktan çok ödürmeye meyilli olduğunu.
Dilimde bir türkü ” yarim senden ayrılalı”, parmak ucumda sigara. Seni aradı gözlerim. Bütün her şey o kadar taze ki. El değmemiş tek mahremim. Yaram gibi…
İlk güne götürdü beni beynim. Sen şehre doğru bakarken gözlerine söylediğim türküleri, bugün yaşlarla yad ettim. Sen yoktun. Hiç olmamışçasına girdiğin hayatımdan, her şeyim olarak çıkışını hala anlayabilmiş değilim.
Doğru. İlk evimiz mezarlıktı. Birlikte geldiğimizde sen söylemiştin. Tam bir sene önce, beni gömeceğin yere şahit tutuşundan anlamalıydım. Dağa taşa gözyaşı bıraktım. Sesimi fısıldadım her yere. Bir gün olur da gelirsen imzamı bile bıraktım. ”Uçmağım…”
Tepeye çıktım donra. O kadar dikmiş ki çıkışı yeni fark ettim. Sonra düşündüm, hiç bir yerin gönlünden daha sapa olamayacağını. Dilimde anlamsız mırıltılarla, gözümde hasret tanecikleriyle ulaştım o tepeye.
Seni ilk öptüğüm gün. Alnından öpüp kaderimden öpüyorum demiştim ya. Keşke dudaklarından öpüp, yalanlarını mühürleyebilseydim. Kurduğun cümlelerin kaynağından akan zehri tatsaydım. Kim bilir belki panzehirin benim dudaklarımdaydı.
Oturdum. Yine bir sigara. Ve yine gözlerin. Yine başın sol yanımda, nefesin soluğumda. Bir hayal ettik biz. Sonrasında hayaleti sevdim ben. Kimse anlamadı, kimse konuştuğumun kim olduğuna anlam veremedi. Hayal etmeden hayaleti sevemezsin ki zaten…
Uzun uzadıya sevdim seni. Saçlarını okşadım. Seni seviyorum deyişin geldi aklıma. ÜŞÜDÜM. Elim buz kesti. Ayrılık vakti gelmişti yine. Sana hasretliğimi unutmuşum. Yeniden saplandı hançer gönlüme. Hele o son sözlerin ”Bitti” diye haykırışın, ”Keşke hiç tanışmasaydık” diye küfürlerini saçışın. Kulağımda bir uğultu ve söylediklerini mırıldana mırıldana indim.
Durağa geldim. Senin oturup da benim güneşinin engellediğim yere. Gözün kamaşırdı bakamazdın ya hani. Şimdi hangi gözlerde kirleniyor göz bebeklerin.
Bütün söylediklerini, yaşadıklarımızı bir bir sayıklamaya devam ettim. Bir ara bir çocuğun sesiyle irkildim. ” Anne siyah giyen amca deli heralde” dedi çocuk.
Çocuk bile anladı ya. Artık sana ne diyeyim…