Şu gecenin karanlığı ne umutlar çaldı bizden, ne umutlar biçti yüreğimize. Hep bizi kambur bırakmak için sebepler aradı durdu. Nihayetinde her seferinde buldu. Kimi zaman nefes alışımızı sıklaştırdı kimi zamansa nefesimizi kesti. Ama gece hep bizimle uğraştı durdu. Zaman dursun dediğimiz hiç bir an zaman durmadı. Hatta bir hayli daha hızlı aktı geçti. Akıp gitsin istediğimizde bütün nefretini kustu gece. Sanki bir inat uğruna gölgemiz olup, kendi gölgemizi bile eksik etti bizden. Geceler bencildi. Değiştiremeyeceğimiz mücadele edemeyeceğimiz kadar bencil. Ama geceler seni bana getirdi. Yıldızların her birine senin adını verdi. Elimi uzatacağımda tutunacağım kadar yakınımda gösterdi. Umudu seninle taçlandırdı. Varlığınla, sesinle ve o herkesten sakladığın yürekten gülüşünle anlam yükledi geceler kendisine.
Şimdi diyorum sıyrılsak gecenin kasvetli karanlığından atlasak bir karavana, bilmediğimiz bir yoldan hiç bilmediğimiz diyarlara gitsek. Masallara doğru yönelsek. Ama ne pamuk prensesin 7 cücesini bulsak ne de kül kedisinin pabuçlarını… Sil baştan diyorum bir masal yaratsak.
Ne umutlarımızı harcasak ne hayallerimizi. Her gün daha çok biriktirsek her birini. Sahtelikten kaçsak. Huzura dayasak sırtımızı. Hazırız dediğimizde yırtsak bütün engelleri ve geride yarım bıraktığımız her şeyi tamamlamak için koşsak, hiç yorulmasak… Olmaz mı?
02.08.2014