Bu sana son diyipte, sonunu getiremediğim ikinci mektubum. Yırtıp attıklarımdan bahsetmiyorum zaten.
Hani derler ya; erkekler güzel, kadınlar kotü anıları unutmaz diye. Doğruymuş. Sen unuttun herşeyimizi, ben söküp atamadım içimdeki seni.
Sarmaşıklar adadım boynundan, ayak tırnaklarına kadar. Dal budak kırık, belkide soluk. Psikolojimin gerektirdiği hep bir ikilemdi belki de. En neşeli anımda aklima geliyorsun. Birden yüzüm düşüyor, saçmalıyorum sonra. Bir insanin bütün hevesi kaçar mı be.!
Bitirdigimiz yemeğin tabağın da sigara söndürmek kadar güzeldi bazı anılar. Uykularımızda şuursuzca sayıklamaktı bazen mutluluklar. Ve yağan yağmurda saçakların altından elele geçecek kadar şanslıydı bazı insanlar.
Kaçmalıyım bu gece herşeyden. Herşeyin daha kolay olması için öyle bir kaçmalıyım ki; arayanlar bulamasın en büyük yanlızlığında.
Korkaklığım tuttu bak yine. Anla işte.!
Bu gece bedeninden kaçıp, ruhunla sevişmeliyim.
Çok zordu her hatır sorana “iyiyim” demek. Tıpkı seni soranlara onu unuttum demek gibi. Senden sonra yalanlar daha çok çıkar oldu ağzımdan.
Saat 03:28’i gösteriyor. Sigaram bitti, biram yok. Senden hiç bahsetmiyorum zaten. Bahsettiklerim de inanmıyor zaten.
Bir söz vermiştik. Birbirimizin hayatın da olmasak dahi unutmayacaktik birbirimizi.
Sana belki tekrardan aşık olmayacağım ama…
… Ben sözümü tutacağım.
Sormayı unutmuşum. Sahi oralar da havalar güzel mi ? Hiç görmediğin bir rüyanın etkisin de kaldığın oluyor mu ? Nefes alman güçleşiyor mu hiç ? Yaşadığın herşeyi unutabiliyor musun ?
Ben unutamadım.
Not: saat 05:13. Sana verdiğim uykum geldi, iyi geceler.