Komiser Tekin yorgun argın eve dönüyorken kızı meltem aklına geldi. Asla biricik kızıyla baba-evlat ilişkisi olmamıştı Daima bir soğukluk vardı aralarında. Meltem ilk doğduğunda Tekin komiser onu kucağına almıştı, muhteşem bebek kokusunu ciğerlerine çekmiş sonsuza kadar seni seveceğim kızım demişti. Ama bebek Meltem ağlamış, huysuzlanmıştı. Annesinin kucağında bile sakinleşmemişti. O zaman anlamalıydı kendi öz kızıyla arasında daima koca bir duvar olacaktı. Bu öyle bir duvar ki yıkmak imkânsız gibi görünüyordu. Komiser Tekin çaresiz… Kızı ne derse onu yapıyor, âdete ona tapıyordu. Her şeye rağmen kızı ondan uzaktı ama olsun diyordu Tekin komiser kızı onu tek varlığıydı hayatta başka kim vardı ki. Canı sağ olsun diyordu. İnanılmaz bir sabırla dağ gibi dimdik duruyordu kızının büyük inadı karşısında. Tüm bunlar Tekin komiserin aklından geçerken telsizden bir anons duyuldu. Cinayet…
21 yaşında genç bir kız ölü bulunmuştu.Cesedin yaşını duyunca kendi kızı Meltem aklına geldi ,irkildi.Kızın ailesini düşündü ne kötü diye geçirdi içinden.Aynı şey benim kızımın başına gelse dünyayı yakardım dedi.Derin bir nefes aldı…verilen adrese direksiyonu kırdı .Tekin komiser haklıydı evladını kaybeden bir aile ki bu aile Öztürkoğulları ailesi ise biricik kızları için dünyayı yakarlardı ki öyle olacaktı..Birilerinin dünyası yanacaktı…
Olay yerine gidince komiser Tekin tüm detayları öğrenmek için sabırsızlanıyordu.Olay yeri inceleme ekibine doğru yavaşça sokuldu.Komiser Tekin’den önce gelmeden savcı çoktan gelmiş durumu inceliyordu.Savcıdan sonra gelmek pek hoş karşılanmazdı ya neyse dedi içinden.Çılgınca öğrenme isteğiyle savcının homurdanmalarına rağmen yaklaştı ;
-Durum nedir arkadaşlar her şeyi öğrenmek istiyorum,dedi
Savcı hemen atladı olduğu yerden lafa
-Aman efendim hoş geldiniz ben anlatayım size isterseniz,diyerek kızgınlığını oraya koydu
Komiser Tekin biraz toparlandı ,sinirlenmişti ama karşısında devletin savcısı vardı en iyisi sakın olup itaat etmekti.
-Sayın savcım,Estafururllah ben hemen öğrenirim olayı ve peşine düşerim diyerek savcının yanından uzaklaştı.Her şeye burnunu sokan savcı yüzünden olayı hala anlamamıştı ve çatlamak üzereydi.Bu genç kız kimdi?Nasıl öldürüldü? Bu bir cinayet mi yoksa intihar mı? Böylesine genç bir kızın burada ne işi vardı? Sorular zihnine doluşurken sonunda biriNİ buldu ve yaklaştı
-Yahu,anlatın bu olayı nedir ne değildir hemen anlat bakalım koçum,diyerek bir memurun omzuna elini attı samimi bir şekilde kulak kabarttı, adamın yüzüne doğru eğilerek dinlemeye koyuldu
-Amirim,ilk olarak anladığımız kadarıyla kız 2o’li yaşlarda .kimlik çıkmadı,eşyası falan yok.Vucudunda ufak darbeler var ancak ölüm sebebi zehirlenme yahut boğulma olabilir.Bu olasılıklar üzerinde duruyoruz.Ha bir de komserim ceset 2 günlük olmalı kokmaya ve çürümeye hemen hemen başlamış.Tüm soruların net cevabını otopsiden sonra alacağız.Kayıp ilanlarına bakıp kızcağızın ailesine ulaşacagız ve kimlik tespiti yapılacak.Çevreyi arıyoruz ancak henüz ayak izi ,bir işaret bulamadık.Cinayet ise burada işlendiğini düşünmüyorum.Ama böyle bir zeminde ceset taşınırken illa ki iz bırakılır.Araştıracağız komserim.
Komiser Tekin adamın tüm dediklerini harfi harfine kafasına yazdı ve kızın durumuna yüreği burkuldu .Zavallı kızcağız diye geçirdi içinden.Bu kızcağızın ne işi vardı bu ıssız ,berbat yerde düşündü düşündü kızı Meltem aklına geldi.Onu ne çok seviyordu bu adsız kızcağızın yerinde onu düşünmek dahi çıldırmasına neden oluyordu.Neyse diye geçirdi içinden,gövdesini dikleştirdi omuzlarını kaldırdı ve tekrar sordu görevli memura
-Eee,oğlum ceset nasıl bulunmuş? Kim bulmuş? Görgü şahidi falan var mı.Ben de cesedi görsem iyi olacakta içim kaldırmıyor oğlum ya gencecik kız
–Aman komserim ne cesetler ne olaylar gördük .Siz alışıksınızdır .Bizi şaşırtacak bir cinayet düşünemiyorum artık.
-Haklısın koçum ama bu kızın yaşlarında benim de evladım var .O geliyor aklıma delirecek gibi oluyorum.Bu cinayette ise şayet yapanı bulursam gününü göstereğim ona.Neyse duygusallığı bırakalım da cevap ver bakalım?
-Peki komserim açıklayım;iki gündür yağmur yağıyor .Ceset gömülüymüş ancak çok derin değil yani şöyle ki azıcık kazılmış ve ceset koyulmuş içine birazda toprak serpilmiş.Ee yağmur suyuda o azcık toprağı alıp götürünce ceset ortaya çıkmış haliyle.Bulan kişi ise komserim.Tam arkanızda duruyor .Herif odun topluyormuş.Görmüş cesedi ,şok geçirmiş adam henüz konuşmadı sakinleşmesini bekliyor sizin ekip.
-Tamam aslanım bu kadar yeter .Ben bizimkilere bakayım kolay gelsin haberleşiriz..Hoşcakal
-Güle güle,komserim
Komiser Tekin ‘in aklında sorular cevaplanmıştı ancak bu cevaplar beraberinde bir yığın soru daha getirmişti.Cesedi görmeliydi fakat ne ilginçtir ki yılların cinayet büro komiseri ilk defa ölü bir bedenden kaçıyordu. Tüm cesaretini topladı ve cesede doğu yanaştı görür görmez yerde yatan genç kızın cansız ve cılız bedenini tüm vucudu titredi ,başı döndü ve birazcık sendeler gibi oldu kimse görmeden toparlandı ki birileri fark etmesin Tekin komiser cesetten korkuyor demesin..Taptazecik bir insan, çamurlu toprağın içinde boylu boyunca uzanmış ,ölümün kollarına ruhunu teslim etmiş öylece duruyordu.İyice inceledi cesedi.Kumral orta boyda bir saç suratına ve narin boynuna yapışmış,mavi elbisesi ince bedenin üstünde çamur olmuştu.Dudakları solmuş ,gencecik teni çürümeye başlamıştı ve gerçekten insana huzursuzluk veren bir görüntüsü vardı.Adli tıp görevlileri geldiler yavasca cesedi alıp torbaya dikkatlice yerleştirdiler ve genc kızın bir sonraki durağı olan morga doğru ambulansı sürdüler.
Öncelikle kızın kimliği belirlenmeliydi. Kimdi bu kumral saçlı elbisesi çamurlar içinde bedeni yarıca toprağa gömülmüş zavallı kız?Kayıp ilanı verildi ANKARA’daki tüm karakollara haber gönderildi .Komiser Tekin bir yandan kayıp haberi , öte yandan otopsi raporu bekliyordu.Bu heyecanlı bekleyiş içinde kocaman bir delik açmıştı ve doldurulmayı bekliyordu.
Sabaha karşı Komiser Tekin’in telefonu zırıl zırıl çalmaya başladı.Komiser Tekin bu telefon sesine uyuz oluyor,uzun zamandır değiştirmek istiyordu ancak bir türlü fırsat bulup bu can sıkıcı sesten kurtulamıyordu.Telefona elini uzatır uzatmaz ,komidinden düştü yere yumuşakça iniş yaptı.Parke zeminde çalarken bir taraftan çalıyor öte yandan titreye titreye kendi etrafında dönüyordu.Komiser Tekin sinirlendi,bir hışımla fırladı yataktan ,ağız dolusu küfür ederek tarihi eser haline gelen fi tarihinden kalma telefonu kaptı yerden.Sahi neden hala bu eski mi eski telefonu kullanıyordu.Genci yaşlısı ,çocuğu demeden herkes su akıllı denilen telefonlardan kullanıyordu.Çok değil,Meltem’e almıştı pahalı mı pahalı bir telefon yarım bir gülümseme ile karşılık vermişti kızı.Bu antika telefondan kurtulma zamanı geliyor da geçiyordu Meltem’e aldığının bir alt modeli komiserin işini görürdü.Telefonu kaptığı gibi ekranı okudu.Bürodan Sabri arıyordu.Sabri ,içine kapanık,duygusal ama yeri geldiğimi aslan gibi kükremesini bilen yiğit bir delikanlıydı.Çok değil
30’lu yaşların başında olmalıydı.Sohbeti iyi hoştu ancak kendinden pek bahsetmezdi.Komiser Sabri’yi sever ,ona güvenirdi.Adını görünce hayırdır yahu! Diyerek açtı.Sabri nin sesi sakindi ancak söylecek çok şeyi varmış gibi bir giriş yaptı ve ses tonu Komiser Tekin’i heyecanlandırdı.
-Sayın komiserim,günaydın.Sizi rahatsız ettim kusura bakmayın ancak öğrenir öğrenemez haber vereyim dedim.Biliyorum ki bu mesele ile yakinen ilgileniyorsunuz .Önemli gelişmeler oldu Komserim kimliği belirsiz genç kız cesedi hakkında .
-Yahu Sabri oğlum bu saatte arıyorsun açıyorum telefonu kafa güzel uyku sersemliği tıraş yapıyorsun direkt anlat be yavrum .Hele şöyle bir özet geç büroya geleceğim detayları sapına kadar anlatırsın koçum olur mu?
-Affedersiniz komserim.o zaman diyorum ki;ceset artık kimliksiz ve sahipsiz değil.Kayıp şubeden ihbar aldık morga gideceğiz şüpheli aile ile .edindiğim bilgilere göre aradığımız aile bu olabilir.
-tamam tamam anlaşıldı .ben geliyorum her şeyi toparlayın masama hazırlayın.milleti ayarla bu işi konuşacağız .hadi eyvallah .
-hoşcakalın komserim.
Komiser Tekin,duyduğu haberden memnun kalmıştı.Kızcağızın bir ismi olacaktı ve morgda sahipsiz kalmayacaktı.Giyindi,yatağını topladı ve içinde garip bir hisle kapıdan çıktı.Kızının odasının önünden geçerken bu garip hissin sebebini anladı .neredeyse dört gündür Meltem ile doğru dürüst görüşmüyor,konuşmuyordu.Ortalıkta gözükmeyen Meltem babasıyla iletişim kurmak istemiyordu.Komiser Tekin,usulca kapıyı araldı ,göz ucuyla kızına baktı,Meltem tıpkı bir melek gibi uyuyordu ancak bu melek öylesine kırgın ve hassastı ki…Uyurken bile yüzünden hüzün okunuyordu.Uzun uzun kızını seyretmek isterdi…Ama ve lakin gitmek zorunda olduğu bir işi aynı zamanda çözülmeyi bekleyen bir cinayet vardı.
Büroya geldiğininde herkes hazır ne nazır şekilde onu bekliyordu.Gayet sessiz ve ciddi bir hava hakimdi odanın içersinde.Komiser Tekin’in adım sesleri havadaki sıkıcı sessizliği yırttı ve içerdekiler sesi duyar duymaz kendilerine gelip yaşam belirtisi vermeye başladılar.İçeri girerken kapının kolunu yavaşça açtı ve girer girmez millet saygıdan mı artık yoksa korkudan mı bilinmez ayağa fırladıKomiser Tekin hızlıca selam verdi selam aldı ve Sabri’ye yönelerek;
-Oğlum Sabri her şeyi anlat bakalım koçum elimizde ne var ne yok en ince detaylarına varana dek açıkla her şeyi..dedi
Sabri,yerinden doğruldu elleri birleştirdi .Sırtını dikleştirdi ve kendinden emin bir tavırla bildiği her şeyi anlatmaya koyuldu.
-Kayıp bürodan haber aldık .4 gündür Hazal Öztürkoğlu ‘nun kayıp olduğuna dair ihbar alınmış.Kayıp ilanında verilen eşkalle bizim elimizdeki cesedin eşgalini karşılaştırdık ve nerdeyse tamamen uyuştu.Kayıp büro aileye haber verdi .Ailesi birazdan burada olur Komiserim beraber morga gidip cesedi teşhis edeceğiz.Kayıp bürodan aldığım bilgilere göre ;kız 21 yaşında üniversite öğrencisi,sözlüsüyle buluşmak için 4 gün önce evden ayrılmış. Daha sonra kim ulaşmak istediyse de ulaşamamışlar kıza telefonu kapalıymış.Hazal’ın eşkali Komiserim kumral uzun saçlı,orta boylarda,ince ,açık tenli bir kız ve çıkarken üstünde mavi bir elbise varmış.Kızın fotoğrafı elimizde ancak ceset çürümeye başladığı için tam anlamadık biraz da darbe var suratında .Bu arada otopsi raporu da elimizde ancak okuyamadık Komiserim.Bütün gece kayıp büroyla temas halindeydik.
Komiser Tekin heyecanla Sabri’nin elinden fotoğrafı kaptı.Öyle sert biçimde çekmişti ki Sabri biraz sarsıldı,odadakiler komserin bu hareketinden irkildiler.Komiser Tekin fotoğrafı iyice inceledi ve zihninde yarım yamalak kalan cesedin görüntüsüyle eşleştirmeye calıştı
-Evet arkadaşlar fotoğraftan anladığım kadarıyla isimsiz cesedin ismi Hazal Öztürkoğlu.Ailesini morgu götürüp canlarını yakmaya gerek yok.Oğlum Sabri ne adamsın işte bu o kız daha ne aileyi morga falan götürüyorsun insanlara işkence ediyorsun.
-Aman Komserim hiç öyle işkence falan ister miyim istemem tabii ki ancak savcı bey emir vermiş aile görsün emin olsun diye.O da bu olayı takip ediyor.Kızın soyadının Öztürkoğlu olduğu duyunca olaya sarıldı birden.Babası Gürkan Öztürkoğlu hatırı sayılır biriymiş savcı ondan üstüne düşüyor hem zaten aile de istiyormuş kayıp büro öyle dedi komserim.
-Eee ,peki öyle olsun .Şimdi otopsi raporunu görelim .Neden ölmüş,nasıl ölmüş.O darbeler,suratındaki şişlikler ne ?Anlat bakalım Aylin.
Memur Aylin yavaşça ayağa kalktı salına salına komser Tekin’in yanına elinde kapalı kahverengi bir dosya ile geldi.Aylin,cinayet büroda çalışan alımlı,akıllı ,güzel bir kızdı.Genel teşkilat içerisinde çok begenilir ancak kimseye yüz vermezdi.Bazen Komser Tekin’e iş attığı olurdu ya o umursamazdı neredeyse kızım yaşımda bir dedikodu çıksa 30 yıllık meslek hayatım biter,iyi hoş kız ama değmez yahu! Diyordu.Aylin,Komserin dibine dibine kedi gibi sokuldu elindeki dosyayı nazikçe açtı ve dudaklarını hafifçe kıvırarak gülümsedi ve başladı konuşmaya.
-Sayın komiserim,Sabri komiserin dediği gibi otopsi raporunu derin bir şekilde irdeleyemedik şimdi okuyabildim ve genel olarak size açıklayacağım.
Aylin,elindeki kağıdı sıkıca tutuyor.Raporu geç okumanın ve yarım yamalak anlamanın verdiği utançla dik duramıyordu ama bir yandan sırıtmayı ihmal etmiyor rahatmış gibi görünmeye çalışıyordu.
-Rapora göre kesin ölüm sebebi zehirlenme.Kanında çok yüksek miktarda siyanüre rastlanmış.Vucudunda ve yüzünde pek çok morluk var özellikle vucudunun gövde kısmında derin yaralar ve morluklar bulunmuş.Kaburgalarında 4 tane kırık ve kafatasında hafif catlaklar teşhiş edilmiş.Yani komserim kız epeyce bir savaşmış .Sıkı bir kavgadan sonra bunlar olabilir diye düşünüyoruz.Adli tıp raporunda da aynı şey yazıyor aslında.
Komiser Tekin pürdikkat AyLin’i dinlemiş ve kızın başına gelenlerden etkilenmişti.Ona acımış içi parçalanmıştı .Raporu yavasca Aylin’in elinden aldı ve okumaya başladı raporu okudukça dehşete düşüyor otopsi fotoğraflarından tiksiniyor,bakmak istemiyordu.Tam o arada bir gürültü duyuldu dikkati dağıldı herkes şaşırmış gürültünün olduğu yere bakıyordu anlamaya calışıyordu.Bir erkek sesi yüksek tonda konuşuyor ancak ne dediği anlaşılmıyordu.Komiser Tekin sertçe kapıyı açtı ,tam bağırmak üzereydi ki gördüğü adamın heybetiyle tüm siniri söndü ve adamın kim olduğunu anlamaya calıştı.Adam Hazal Öztürkoğlu’nun babası olmalıydı.Komiser Tekin yavaşça ve temkinli şekilde adama yaklaştı ,umarsızca hareket eden adamın kolundan yakaladı .
-Beyefendi ne yapıyorsunuz?Burası polis karakolu bu şekilde bağıramazsınız .Geçin içeriye derdinizi anlatın .Bu şekilde olmaz.Lütffen beyefendi.
-Sen kimsin be adam? Kızım nerde benim.Öldü dediler ,ceset dediler,morga gidecekmişiz.Benim kızımın morgda ne işi var ulan.Bırak beni be . O cesedi göreceğim benim kızım olamaz o ,çabuk götürün oraya kanıtayacağım o benim kızım değil.
-Tamam beyefendi lütfen diyorum sakin olun umarım sizin kızınız değildir.Elbette görüp teşhis edeceksiniz.Sonra anlaşılacak her şey ama öncelikle böyle davranarak bir sonuca varamayız kendinizi yormayın bize destek olun.
Komiser Tekin içeriye usulca seslendi el işareti yaparak Sabri’ye doğru
-Oğlum gel bakayım buraya,Beyefendiyi alın sakinleşsin sonra benim odamda konuşalım kendisiyle.
Komiser Tekin ekip arkadaşlarına dönerek tekrar konuşmaya başladı ancak aklı Hazal’ın babasındaydı.İçinden üzülerek söylüyordu ki o ceset Hazal’a aitti.Tüm bulgular onu gösteriyordu.Komiser Tekin sandalyesinden heyecanla kalktı .
-Arkadaşlar şu görgü şahidi ne oldu?Ne anlattı herif? Söyleyin bakalım kim sorguya çekti ?
Erkan soğukkanlılıkla ayağa kalktı ellerini birleştirdi.Komiser Tekin’e büyük saygısı vardı ve bunu göstermek için bazen komik bir çaba içersine giriyordu.Yapılı,babayiğit biriydi Erkan.Yıllarca spor yapmış,bunun faydasını fazlasıyla görmüştü .Büyük cüssesi ile görenleri korkutuyor.Sorgu odasında suçluları bülbül gibi öttürüyordu.Erkan’ı görenler daha soru sorulmadan itirafa başlıyordu.Hazal’ın cesedini gören adamcağızın şansına sorgu odasına Erkan girmişti.Erkan’ın heybetli cüssesini gören zavallı adamcağız önce yutkunmuş sonra ne gördüyse dürüstçe anlatmıştı.Erkan adamın masum olduğunu anlamış yumuşak davranmış ,zavallı adamı azad etmişti .Yiğit delikanlı Erkan komser Tekin’in karşısında el pençe divan durup adamcağızın ifadesini anlatmaya başladı.
-Sayın komserim,adamın adı Mehmet Tezer .Cesedin bulunduğu yere 10 km yakınlıkta bir köy var ,adam orada çiftçilik yapıyormuş.komşu köyden kendi köyüne geliyormuş ve yağmur bastırınca yolunu şaşırmış ormana yönelmiş ..Sisten pustan yolumu bulamadım kayboldum ,dedi.Yürürken kızın eline basmış.Önce bayılmış korkudan adam.Ayılınca cesedin iyice ortaya çıktığını görmüş.Telefonla polisi aramış.Adamcağız çok korkmuş görünüyordu komiserim.Saf birine benziyor .
-Saf maf Erkan.İnsanoğlu çiğ süt emmiştir iyi bilirisin .Kaç yıldır neler gördük duyduk .Kimseye eyvallah yok.Şu köylü herifi araştırın ne halt edermiş,nasıl biriymiş .Belki de kızı öldürüp oraya gömdü ,beceremedi gömmeyi sonra baktı yağmur cesedi topraktan atıyor ihbar verdi.Şunu ben de göreyim.Dediğim gibi araştırın şu görgü şahidini.Ama önce babayla ilgilenmek lazım.Yahu ,canım hiç morga falan gitmek istemiyor arkadaş.Sabri sen birini al öyle git. Ben burada kalıp şu adamla ilgileneyim.Sonra da kızın şu sözlüsünü bulun bana .En son onunlaymış bir soralım bakalım ne yapmışlar .
Komserin bu sözleri üzerine ekip çil yavrusu gibi dağıldı.Herkes kendi işine gücüne yöneldi.Köylü Mustafa hala karakolda bekliyor,sıkıntıdan patlamış Erkan’ı bir daha görmemeyi umuyordu.Evde bekleyen karısını,tarlasını düşünüyordu.Ah ediyordu kendi kendine…”Ne var idı o saatte dışarılara çıkacak…Oturaydın karının yanı başında ,sıcacık evinde .Ne cenabet adamım gittim ceset buldum yahu ormanın içinde.Aldım başıma belayı da burada ne işim var.Tanımam etmem kızı.Zaten korkudan bayıldım ölecektim.Şu memur da ayıboğan gibi maşallah adamın bir sıksa suyunu çıkarır Allah’a şükür iyi davrandı bana .Ama geç oldu yahu hatun bekler evde .Bir an önce gitsem şurdan.”diye söyleniyordu içinden.
Komser Tekin kendi ofisine doğru yürümeye başladı sakince ve düşünceli bir tavırda hareket ediyordu, Hazal’ın babasıyla nasıl konuşacağını adama neler diyeceğini aklında tasarlıyordu.İki kız babası …Aslında ikisi de yaralı.Biri kızını kaybetmiş ,öteki hiç kızını kazanmamıştı.İkisinin de yüreklerinde bir tanecik kızları ve tabii onların verdiği bitmek tükenmek bilmeyen acı vardı.Komiser Tekin ,kızı için canını verir,kralı gelse tanımazdı.En değerli varlığ kızı ne düşünüyordu?Baba derken bile tereddüt ediyor ,sanki sıradan ,sokaktan geçen alelade bir adammış gibi davranıyordu.İki baba da kızından yoksundu şimdi.Gürkan Öztürkoğlu kızını sonsuza kadar kaybetmişti ve bedenen ona asla ulaşamayacaktı,ona kızım diyemeyecek ,sesini duyamayacaktı Pamuk saçlarını okşayamacaktı.öte yandan Komiser Tekin kızının ruhuna asla erişememiş var olan bedeniyle ise asla buluşamamıştı…O ,yanındayken bile ölüydü gibiydi sanki …Nefes alıyor olması yaşıyor olduğu anlamına gelmiyordu.Öylesine içine kapanık ve uzaktı ki .Elini uzatsa kızına dokunması için milyonlarca ışık yılını aşması gerekecekti .Komiser Tekin’in gezegeninin yegane güneşi Meltem uzaktı çok uzak ve çok sıcaktı …Yakıyordu ne zaman dokunmak istese…Komiser Tekin,duygulandı ve her şeye rağmen kızının varlığından ,atan kalbinden memmun oldu ve onun aldığı her nefes için Allah’a binlerce kez şükretti.
Ofisin tam önüne geldi,kapıda 10 saniye kadar düşünceli bir halde bekledi.Acaba kapıyı çalsam mı ?Diye aklınan geçirdi.Her ne kadar çalacağı kapı kendi ofisinin kapısıysa da olur ya belki adamcağız aglıyordu acısı vardı ,yüreği yangın yeriydi.İçeri usulunce girmeye karar verdi ve,kapıyı hafif tıklattıktan sonra içeri yavaşça süzülerek girdi.
Evet …Komiser Nevzat haklıydı.Adam ağlamıştı.Gözleri kıpkırmızı ,yanakları ıslaktı.Komiser Tekin içeri girdiğinde toparlandı ,gelişigüzel bir hareketle gözyaşlarını sildi . Yüzündeki hüzün dağları yıkar,denizleri boşaltırdı.Acınası halinin yanı sıra müthiş bir öfke yüzünün hüzünden arta kalan kısmını kaplıyordu.
Komiser Tekin,makamına oturdu.Adamı seyretti ,onun acısını yüreğinin tam ortasında hissetti,canı yandı öyle ki vücuduna kızgın demir batırılmış gibi hafifçe hopladı yerinden.Kalbinin tam ortasında kızı Meltem vardı..Belki bundan canı böylesine yanmıştı.Binlerce düşünce zihninin avlusunda toplaştı,adama bakıyor kendini,kızını düşünüyordu.Gürkan Öztürkoğlu,komiser bey diyene kadar ,anlamsızca ve garip bir yüz ifadesiyle adama bakıyordu .Hazal’ın babasının buruk sesini duyunca gerçek hayata döndü,zihnindeki düşünceler dağıldı ve adama odaklandı.
-Gürkan Bey,eğer hazır hissediyorsanız arkadaşlarımız aşağıda sizi bekliyor.Morga gidip teşhis yapacaksınız.Ardından gereken prosedürleri uygulayacağız öncelikle emin olmamız lazım.
Gürkan Bey çaresizce bakıyordu ,sersemlemişti. Ağzını açacak mecali kalmamış kollarını yana sarkıtmış ,bacaklarını umarsızca serbest bırakmıştı.Düşündü,düşündü…Tam azgını acıp bir şey diyecekti ki yüreğinden çıkan yangın susturdu.Komiser Tekin’in acelesi yoktu adamı bekliyordu…
-Komiserim ,gitmek istediğimden emin değilim …Kızım,Hazalım’ın görüntüsü öyle kalsın istemiyorum hatırımda.Onu hep o güzel ,şen şakrak haliyle hatırlayayım.Kimi kandırıyorum ki.Fotoğraflardan baktılar o işte.Benim kızım,benim yavrum …Daha ne olsun ki…Yavrumu o şekilde görmek istemiyorum.Aklımdaki en son görüntüsü böyle olmasın…
En son derken Gürkan Bey bayılacaktı sanki …Canının acısı tüm vucudundan harf harf okunuyordu.Böylesine iri,görkemli adamın acınası hali yürek burkardı.Belli ki nüfuzlu biriydi …Savcı bu işe böylesine burnunu soktuguna göre önemli bir kimseydi.Uzun boylu,yapılı,gür saçlı bir adamdı,yaşına göre sağlıklıydı ancak bu hali uzun sürmeyecek gibiydi.Böylesine bir acı dağları devirirdi ki insana neler yapar…
-Peki Gürkan Bey,bence de en doğru kararı verdiniz.Sizinle konuşmak istiyorum ancak iyi görünmüyorsunuz başka zaman sizinle Hazal hakkında konuşmak istiyorum.Ama acil olarak kızınızın sözlüsünü sormak istiyorum.Adı,sanı nedir?Nerde yaşar?.Ne iş yapar?Nasıl biridir?Onun da ifadesini alacağız ancak sizin kızınızın sözlüsü hakkındaki görüşleriniz çok önemli
Acılı baba kuru dudaklarını acıyla büktü biraz düşündü.Gözleri öfkeyle parladı. Adamdaki ruh hali değişikliğini gören Komiser Tekin ürktü ve adamın konuşmasını heyecanla bekledi.
-Ömer…kızımın nişanlısı…24 yaşında olması lazım.Kızımdan büyüktü.Aynı üniversitede okuyorlardı.3 yıldır beraberlermiş.Daha bu yıl haberim oldu.Çıktılar karşıma biz birbirimizi seviyoruz dediler.Büyük cesaretti ,taktir ettim Ömer’i kızımı da tabii.Hazal da onun aile ile tanışmış.Çocuk ciddi yani.Bu hoşuma gitmişti.Çok tanımıyorum,dedim ya yeni haberim oldu.Eli yüzü temiz bir çocuk ,saygılı,efendi.Hoşlanmıştım ondan.Haber bekliyor o da .4 gündür diken üstündeyim diyordu.En son beraberlerdi işte .Haberim yok eve bıraktım ben onu diyor .
-Anladım Gürkan Bey.Ömer ile görüşeceğiz.Şimdi siz gidin dinlenin lütfen.Bundan sonrası biz de .Bu işi çözeceğiz size bir kız babası olarak söz veriyorum.
Gürkan Bey kız babası sözünü duyunca dikkat kesildi ,derin derin Komiser Tekin’i süzdü.
-Sizin kızınız kaç yaşında Komiser Bey?
-23 yaşında.
Buruk bir gülümseme ile pencereden dışarı baktı…Düşünceli düşünceli seyretti gökyüzünü.Belki Hazal onu izliyordu …Epeyce durduktan sonra o vaziyette ,boynunu çevirdi komisere.Yine aynı buruk gülümseme ile;
-Allah bağışlasın…Diyerek hızlıca çıktı odadan.Komiser Tekin bakakaldı acılı adamın ardından bilemedi ne yapacağını kaldı öylesine .Kafasını avucunun içine aldı yüzünü ovuşturdu İçinden amin yarabbi dedi ve tekrarladı defalarca “bu işi ne pahasına olursa olsun çözeceğim ve o kahrolası katili içeri tıkacağım.
Komiser Tekin,Ofisinden çıktı ve” Görelim bakalım şu Mustafa’yı ,bir ayar çekelim ne biliyormuş.”Diye söylendi.Köylü Mustafa saatlerdir memur odasında bekliyordu sıkıntıdan patlamak üzereydi.Tuvalete gitmesi lazımdı ancak cekiniyordu adamcağız ne vakit helaya gitmek için ayağa kalkmaya yeltense Erkan Komiseri görüp gerisin geri oturuyordu.Komiser Tekin içeri girer girmez Erkan köylü Mustafa’ya seslendi.
-Ayağa kalk dayı komiser geldi .azcık toplaniver.
Mustafa,komiser lafını duyunca toparlandı ancak zavallı adam kasıklarının agrısından yerinde duramıyordu.Bu hali Tekin’e komik gelmiş olacak ki kendi tutamadı kahkaha atmaya başladı.Yoğun ve stresli bir günden sonra nihayet içindekileri gülerek dışarı boşaltmıştı.Köylü Mustafa utandı,bozardı ama yapacak bir şey yok deyip sustu.
-Mustafa Tezer,yahu kusura bakma dayı da niye kıvranıyorsun dur hele yerinde ,korkma kimse sana katil demiyor.İki kelam edelim sonra salacağız seni.
–yok komiserim,azıcık şey oldum da .
-Ne oldun dayı?
-Saatlerdir burada tutuyorsunuz beri.Küçük abdestim geldi lakin helaya varamıyorum şu izbandut gibi herifin gözü üstümde.
-Korkma dayı iyi çocuktur Erkan.Sana zarar vermez.Hem ben dedim gözünüz üstünde olsun diye.Hele biraz daha dayan dayı.Azcık soru soracağım güzelce cevaplarsan seni salarım sen de helana varıp küçük abdestini yaparsın .He mi dayı?
Köylü Mustafa ,konuşmadan buradan çıkamayacağını iyice anlamıştı Altına etmeden şuradan çıksam diye düşündü.Komiserin delici bakışları altında bildiği ne varsa bülbül gibi şakıyacaktı.
-Mustafa dayı,sana tek bir soru .Ceset ile ilgili bildiklerin her şeyi anlatır mısın?Seni dinliyorum.En sonunda ifade kağıdını imzalayıp çıkacaksın başlat anlatmaya.
Mustafa ,derince nefes aldı yerinden hafifçe dogrularak sırtını dikleştirdi .kasıklarının acısından bacaklarını acamıyordu.Çaresiz bir tavır takınarak ;
-Benim yan köyde bacanağım vardır.Hanım gönderdi beni.Bacısına bir şeyler verecekmiş,ben de dedim kendi kendime azıcık bacanakla oturur sohbet ederiz.Evden çıktım yürüyeyim dedim .Havada ılık ılık güzel olur dediydim..Gittim işte oturduk iki hoş beş ettik.Karanlık bastırdı .Bacanak dedi burada kal nasıl gideceksin hava yagacak dedi.Dinlemedim ,çıktım koyuldum yola.Bir pus bir pus kendi önümü göremez oldum Komiserim.O telaşla yolu şaşırmış orman yoluna sapmışım meğersem .Neyse ki pus dağıldı ,bir de ne göreyim ormana girmişim Korktum valla kurdu ,cakalı olur.Yürümeye devam ettim, iyicene de açıldıydı havanın pusu .Sonra ayagımın altında bir şey hissettim.Nasıl korktum yılana neyim bastım diye aklım çıktı.Başımı eğdim baktım ne göreyim .İnsan eli topraktan çıkmış .Bir de aniden şimsek çakmasın mı üstüne ben bayılmışım.Uyandığımda yagmur yagıyordu .Koştum koştum kendi köyüme geldim.Hatunu uyandırdım .Polisi arattırdım ama benim akıl uçmuş tabi.Sonra polisler geldi .Beni aldılar , oraya gittik cesedi bulduk.Mübarek yağmur toprağı almış götürmüş Ortaya çıkmış kızcagızın cesedi vallahi yüreğim parçalandı komiserim.
-tamam,tamam anladık .Üzücü bir durum haklısın.Şimdi çık dışarıda birini bul seni memur odasına götürsün ifade kağıdını imzala.Köyünden dışarı çıkma .Gel dediğimiz de burada ol.Ha bu arada tuvalet ileri koridorun sonunda.
Köylü Mustafa çocukça bir mutlulukla yerinden fırladıikomiser Tekin’in eline yapıştı öpmeye kalkıştı komiser izin vermedi.Adam iyice yapışınca tuttu adamı kapıdan dışarıya yavaşça attı.Mustafa deli gibi ordan oraya gidiyordu.En sonunda gözden kayboldu.Komiser Tekin adamın gittiğinden emin olduktan sonra derin bir oh çekti ve ne kadar yorgun olduğunu hissetti.Ceketini aldı yavasca kollarını geçirerek giydi.Odasından çıktı ve zafer kazanmayı bekleyen bir komutan edasıyla ekip arkadaşlarına selam vererek karakoldan çıktı ve evine gitmenin verdiği huzurla arabasını çalıştırdı.
Yorucu ve fazlasıyla hüzün dolu bir günden sonra kendini eve atmanın keyfini yasayan Komiser Tekin Meltem’i özlediğini fark etti.Sahi nerdeydi bu kız?Yemeğe bile gelmemişti,sesi soluğu çıkmıyordu.Kanepeden yavasca kalktı kızının odasına yöneldi,kapısını caldı ses vermedi elini attı kapı koluna kapı kilitliydi.Bu da ne lan ?Dedi içinden.Meltem kapıyı kilitlemezdi.Sen çalardın kapıyı o da gir diye seslenirdi.Kapının kilitli olması Komiser Tekin’i kuşkulandırdı.Daha sert bir şekilde kapıya vurdu ve bağırmaya başladı.Tepki yoktu ve bu Komiser Tekin’in endişelenmesine sebeb oluyordu.Fazlasıyla korkan Komiser Tekin ne yapacağından habersiz bir şekilde ordan oraya gidip gelmeye başladı.Korkuyordu çünkü Meltem en son kapıyı kilitlediğinde intihara kalkışmıştı.Bu ihtimal aklına geldikçe çıldırıyordu ve en sonunda kapıyı kırmaya teşebbüs edebilirdi…