O ki üstüne şiirler yazılmış bir kadındı. Seviyorum onu. Ben ki üstüne şiirler yazılmış bir adamdım. Seviyordu beni. En başından belli değildi. Gün geçtikçe aradığım kişinin o olduğunu. Ömrümün tamamını onunla geçirmek istediğimi yavaş yavaş idrak etmeye başlıyordum. İşin güzel tarafı O da aynı şeyleri düşünmeye başlıyordu zamanla. İlerisini düşünüyorduk. Iki medeni ve birbirine aşık insan gibi.. Sebebi yoktu sevgimin. Belki de bu yüzdendi. İlkti çünkü. Daha önce adına aşk dediğim her şeyden utanmaya başlamıştım onu tanıdıkça. Parmak uçlarıma kadar gelen bi sızı oluyordu sürekli. Ona baktıkça derin bir nefes çekiyordum. Belki de ilk defa tam olarak şükrediyordum Allah’a. Ne büyük nimetti. Öyle zamanlar oluyordu ki, kendimi sorgulayıp, nedir bu mükafatın sebebi diye soruyordum. Kimin ne hayır duasını aldımda beni seninle mükafatlandırdo Rabbim. Bana şiir yazıyordu. Bu ne büyük nimet bilirmisiniz? Ben bilirim. Bir mısranın arasına sıkıştırılmış veya sıkıştırılmaya çalışılmış bir aşk. Bir kadının ağzından, yine aynı kadının yazdığı mısraların dökülmesi ne denli bir şeydi. Buna ne benzetme yapılır nede betimleme. İşin bide kötü tarafı var. Bi gece gitti. Bir daha dönmemek üzereydi sanırım. Bi insan şiir yazdığı bi insandan nasıl gidebilir ki. Hoşçakal dedi bana. Bu kelimenin beni yıktığını beni kahrettiğini bile bile bana hoşçakal dedi. Severken beni öldürmeyi seçti. Verdiği lanet karardan dönmemesi gerekiyormuş. Zaman geçtikçe hiç bir şey düzelmedi. Bana beni sevdiğinden emin olmadığını söyledi. Can çekişen bi hayvanı öldürmenin daha iyi olduğunu söylerler ya hani onun gibi sanırım. Sonra ben yarım kaldım. Masada hep bir çay bardağı oldu. Küllükte hep tek çeşit sigara oldu. Hesabı hep tek kişi ödedi. Sonra gündüzler azaldı. Güneş hep erken battı. Yavaş yavaş kokusuna özlem başladı. Fotoğraflar öpülmeye başladı. Şarkılar daha anlamlı olmaya başladı. Yağmurda yağdı. Toprak güzel koktu. Çiçek açtı. Meyve verdi. Tekrar soldu. Ağaç yapraklarını döktü. Bir şarkı çaldı. Bir şiir yazıldı. Ama farkettim ki şiir de yarım kaldı. Sonra ben yavaş yavaş hayata küstüm. Sonra kendime küstüm. Yağmurlara küstüm. Her şeyi bıraktım da ben sanırım şiire küstüm. Sen şiire küsmek nedir bilirmisin kadın?