İşte, tükendi hevesimiz
Çayımız soğudu
Ağzının kenarında bir çiçek tutar gibi , iliştirilmiş gülümsemesi
Dondu kaldı umut yitirmemeye debelenen bir kadının daha.
Söylediğimiz şiirler umuttan başka neydi ?
Sahi
Bahar ne ara geçmişti
Ne ara peydah olmuştu çocuklarda dahi bu tahammülsüzlük
Her yaşa sirayet eden bu ; ekmek kavgası güdümlü tercih !
Başında kavak yelleri eser hayal kurar gençler
Ne ara, ‘akıllı olmak’ ayağına
Gözükara değil de garantici olmuştu ?
Sahi
Herkes çocuğunu, mutlu ol diyerek değil
Akıllı ol diyerek büyütüyordu !
Bu yüzden kıymetli değildi zarif bir fincanda, kırılacakmış gibi tuttuğumuz bir kahvenin kırk yıllık hatrı;
Her seferinde adını telaffuz ederken acaba yanlış mı diye tereddüt ettiğimiz plastik kovalarda sunulan
Tol grandi vendi zımbırtılı amerikanolardan
Yaş, geldi de geçiyor mu azizim
Nedir bu kasvet çağıma çöreklenen
Nedir bendeki bu ‘yaşamak memnuniyetsizliği’
Bendeki, devrine ait hissedememe
Ve sürekli özlem, bilmediğim bir yere / kg