Beklentiler dostum
Beklentiler hiçbirimizin düşünmediği kadar yaralayan şeydir.
Akşam üzeri yağmur altında vapura yürüyorum. Aklımda bu sefer memleket meselesi ya da ayın sonu yok. Dalgın geçiyorum üst kata. Bir sigara yakıyorum İstanbulun tam karşısına… Uzaktan gelen çocuk sesleri anıları canlandırıyor aklımda ama nafile kahve gözlerin hatırına kalmadı ki gönlümde başka bir çare. Martılar işe çıkmışlar simit avındalar yine. Dertleri gözlerinden okunan çaycı amcanın bağırmasıyla uyanıyorum rüyadan. Neden bu kadar bağırırsın ki be adam! Sonra durup düşünüyorum, onun da ekmek parası. Kadıköyde yağmur yok ama gözleri nemli bakıyor, dokunsan ağlayacak gökkubbe. Ara sokaklara kadar yürüken aklımı dünyayı kurtarmak yerine kahve rengi gözleri düşleyerek yoruyorum yine…. O kadar da aşağılamamak lazım. Şairin aşkı memleket meselesi gibi olmaz mı zaten? Düşündükçe daha da kayboluyorum, inadına bilmediğim yollara giriyorum. Derken yağmur başlıyor. Şeker değiliz ki canım erimeyiz , devam ediyorum yoluma. Bu yol öyle bir yol ki sonu yok başından belli. Aşık olmanın da başka yolu yok. Fuzuli gibi olmasa da bir yolunu bulur kayboluruz. Sabaha karşı üsküdar sahilinde buluyorum kendimi. Güneş bir yanda doğuyor. Göz ucuyla bile bakmıyorum, dalmışım yine. Aşk bir delilik
Sevecek olan, ilk bakışta seviyor ama. Önünde sonunda ölecek olan biri, şu dünyanın kahrını çekecek değil ya…
Gerçek olmasa da
en azından mutlu kalabilmek için açıyorum gözlerimi güneşe bakıyorum.
Hiç bir aşktan beklenti duyma dostum
Beklentiler daima yaralar….