Bazen insanlar kendilerini çok yanlız hissederler. Bunun verdiği his o kadar berbattır ki yer bitirir insanı. Kimse tarafından sevilmeme hissi, o insanın bitişinin bir başlangıcıdır. Bu başlangıç insanı kıskançlığa, depresyona ve hatta asosyalliğe bile itebilir. İnsanlar tarafından değersizmiş gibi görülmek veya öyle görüldüğünü hissetmek, herşeyi yaptırabilecek kapasitede bir güçtür. Ve bu güç ilerlediğinde insanı ölüme kadar bile götürebilir. Bazı kişiler etrafındakilere gereğinden fazla değer verirler. Bir insana fazla değer yüklemek, karşıdaki kişinin kendisini etrafındaki kişilerden daha üstün, daha öncelikli ve daha ayrıcalıklı görmesine neden olur. Bu düşünce insanda oluştukça etrafındakiler ona yakınlaşmak yerine, daha da uzaklaştırır. Tıpkı mıknatıstaki aynı kutupların birbirini itmesi gibi. Kısaca atalarımızın da dediği gibi 3 kuruşluk insana 5 kuruşluk değer verirsek, hem bizim hemde onun alehine bir davranış olur. İnsanlardaki değer düşüncesi etrafındakilere göre değişir. Bir insan karşısındaki kişinin her türlü davranışına, konuşmasına bakabilir. Ve bunlara göre o insana olan samimiyetini belirler. Karşısındaki kişinin beden dili, davranışı, güler yüzlülüğü, jest ve mimikleri, ona olan tepkisi, sarf ettiği kelime bolluğu, ve hatta cümle kuruş şekli bile bunda çok etkili olur. İnsanın kafasında ilk gördüğü anda ona karşı oluşan tepki her zaman geçerli olmayabilir. İlk gördüğümüzde oluşan düşünce eğer kötü yöndeyse bizi önyargılı davranmaya itebilir. Bu yüzden önyargılı düşüncelerimizi ön plana çıkarmaktan kaçınmalı, her zaman karşımızdaki kişiyi iyice tanıyıp ona göre onun hakkında düşüncelerimizi düzenlemeliyiz. Diyelim ki bir insanla tanıştık çok sevdik ve çok değer verdik. Ama o her zaman bizim arkamızdan konuştu ve bize yalan söyledi. Bu tip olayların farkına varmak çok zordur. Böyle kişiler yalancıdır ve her zaman bizi kandırmayı başarabilecek kapasitedelerdir. Böyle kişilerden uzak durmalı, ve hiçbir söylediği söze kulak vermemeliyiz. Peki bu insanları nasıl ayırt edeceğiz? Bir kişiyle dost olmak, onunla sadece vakit geçirmekle kalmayıp, bir sıkıntımız olduğunda dertleşmek, onu yakın çevremize almak, ve içten sevmekle olur. Karşınızdaki insan size sizi sevdiğini söyleyip nefret edebilir. İşte o gerçek dost değildir. Bunu anlamak, sizi bütün yaşamınıza karşı hem geliştirir, hem de tedbirli ve deneyimli olmanızı sağlar. Eğer o kişi sizin dertlerinizi dinleyip hiç öneriler sunmuyorsa, sizi umursamıyor gibi davranıyorsa, sizi dinleyip kendisi hiçbir şeyini anlatmıyorsa, sizi sevdiğini söyleyip başkalarına karşı bunu yalanlıyorsa, sizinle buluşmaktan, konuşmaktan ve beraber vakit geçirmekten kaçınıyorsa, en önemlisi de iyi ve mutlu zamanlarınızda yanınızda olup kötü zamanlarınızda bahane uydurup kaçıyorsa işte o kişi sizin gerçek dostunuz değildir. Bunları dikkate almak, size bütün yaşamınızda katkı sağlar.