Pazar ne güzel bi gün. Sessizliği daha da güzel. her günümüz böyle geçemez miydi diyorum. haftanın bütün günlerini pazar eyleyebilirdim. Çünkü hep dinlenmek isteyen biri bunu der.
Yorgunluklar çözümlenemediğinde dinlenmek pek mümkün olmuyor. Bunu bin kere söylemişimdir. Çünkü gerçekten ‘yaşadığım’ diye nitelendirebileceğim nadir bulgulardan.
Tıbbi hastalıkların bir şekilde çözümü bulunuyor, zihinsel öyle değil maalesef. Nietzsche Ağladığında kitabındaki Dr.Breuber’in deyimiyle ‘Ümitsizliğe çare bulunabilir mi?’.
Sadece bunla da kalmıyor tabii zihinsel sorunlar. Ben bunları teknik olarak açıklayacak kadar bilen biri değilim. Kendim kadarınkini söyleyebilirim ancak.
Şu pazar gününde, sessizce,kendi başına
yalnız kalmak varken, ya da doğa’nın sesiyle olmak varken, oturmuş burada karalıyorum. Pazar’ın olabilecek doğal sesini veya sessizliğini bozuyorum klavyenin tuşları ile. Bu bir sorudur, bir
sorundur. Değilse, kendine dert yanmak, sessizliğin içinde kendi gürültünü duymaktan usanmamak .
İnsan bir gürültüden başka ne ki?