Hiç mütevazı olamadığım gülüşlerim de oldu benim.
Çok samimi ağladığım kahkahalarım da..
Bazen gözlerim güldü, dudaklarım ağladı.
Bazen dudaklarım sustu, gözlerim yalvardı..
Bazen çiçek koktum, bazen toprak..
Fakat benim içimde hep kırmızı elmalar vardı..
Hayallerimde hep kırmızı vişneler vardı..
Ben toprağın ve tabiatın rengine aşık oldum.
Yaradanın ve yaratılanın sevdasına.
Bazen çiçeklere kızdım, bazen çileklere..
Bazen ağaçlara kızdım, bazen güneşe..
Bazen sevdaya kızdım, bazen sevda verene..
Ben en çok da kendime kızdım.
Çünkü en güzel kahkahalarda bile, herkes gibi..
Geçmiş günleri anımsadım..
Bir anda dank etti.. ve bir anda düştü yüzüm.
Ben de herkes gibiydim, çünkü güçlüydüm.
Gücümü kaybedebilirdim..
Ve ettim.
Negatif polyanacılık oynamaya başladım.
Her mutlulukta bir gözyaşı aradım..
Çünkü ben artık çok korkağım.
Çünkü ben artık çok bedbahtım.
Çünkü ben artık çok..
Çok yalnızım.
Kendimden başka kimsem kalmadı sanki..
Kendimle konuşuyorum,anılarımı kendimle paylaşıyorum.
Korkakça saklanıyorum.
Her geçen gün yüreğime bıçak saplatıyorum.
Yaralarım kanıyor, kanayan yarama tuz basıyorum..
Çünkü iyi olup, iyiliğimi kaybetmeye korkuyorum.
Kabuk tutsa da yaralarım, yenisi açılır biliyorum.
Korkakça yaşayıp, kahramanca bilinmek istemiyorum..
Aksine, ölümsüz doğup, ölümsüz elveda etmek istiyorum.
Çünkü ben kendim dışımda her şeyi severdim..
Sevilmek isterdim..
Hala seviyorum..
Hala ölüyor, hala gülüyor ve hala dirilebiliyorum.
Ölümsüz elvedalarım selamım olsun..