Bir dolunay yuvasında katran rengindedir mutluluk
Gözleri parlayan bir hançer kadar keskin
Uykusu bir okyanus kadar derindir.
Ellerinde bir günaşırı kelebek
Çok eski zamanlardan kalma,
Yüzün bir hüzne yolculuk eder gibi
Yokluğa sürükler beni
Sessiz bir vapurdan gökyüzüne doğru ilerler güneş
Yağmur damlaları bir bir unutulur.
Kirpiklerin aceleci döker yaşlarını
Narin ellerin uzanamaz, silmek istese bile…
Bir dolunay var gibidir gece
Rüzgarında bir şarkısı gizlidir baharın
Ellerin bir tanrı yaratmak ister gün yüzünden dolunaya
Şarap dökülür ellerine
Sonra biraz ayin
Ve en son kırmızı bakışlarla uğurlanır tanrı.
Mavi nasıl maviyse ellerim öyle masum
Bir ahtapot ne kadar güzel
Kum taneleri ne kadar zamandır burada
Sen, neden hep gözlerinle bakıyorsun bana?