Önce yürüdü hızlı bir şekilde sonra koşmak istedi birden ve koşmaya başladı. Koştu, koştu ve koştu. Bütün anılarını, çocukluğunu, heveslerini, düşündü ve koştu. Pişmanlıkları, öfkesi, ayaklarına vurdu. Daha da hızlandı. Sonra durdu ve düşündü. Yaşadıkları gözünün önüne geldi. Bir an için isyan etti. Niye ben diye düşündü. Çok şey istememişti sadece huzur istiyordu. Biraz daha rahat yaşamak hepsi bu. Çocukluğu geldi aklına. Sokaklarında koştuğu mahallesi. Şimdi koştuğu sokak ile karşılaştırdı. Hiç buraya benzemiyordu. Onlar daha güzeldi. Biraz ilerisinde yaşlı bir evsiz gördü. Sonunun da onun gibi olacağını düşündü bir an. Daha önce görse o yaşlı adamı kısa bir an için içlenir sonra unuturdu. Ama şu an o adamın hissettiklerini anlayabiliyordu. Bütün umutları tükenmişti. Yaşamaya mecali kalmamıştı. Oysa bir ay öncesine kadar umut doluydu. Bambaşka bir hayat onu bekliyordu. Çok sıkıntı çekmişti Türkiye’de. Suriyeli diye onu ucuz işlerde çalıştırmışlardı. Kazıklamışlardı. Hatta dövmüşlerdi bir kaç kere. Ama yeterli parayı biriktirene kadar bütün sıkıntılara katlanmak zorundaydı. Bütün bunlardan kurtulacaktı çünkü. Karısını ve kızını da alıp gidecekti Avrupa’ya. Daha önce birçok arkadaşı, akrabası, komşusu gitmişti. O da gidecekti. Artık geri dönemezdi zaten. En iyisi gitmekti onun için. Her şeye sıfırdan başlamak lazımdı. Yeterli parayı biriktirmişti. Biriktirdiği para ise bot ile gitmeye ancak yetmişti. Tehlikeli mi diye sormuştu gidişi ayarlayan adama. Can yelekleri vardı batsa bir şey olmazdı. Öyle söylemişti. Parayı teslim ettikten sonra yeri ve zamanı haber vereceklerini söylemişlerdi. Ve beklenen haber gelmişti. Gideceklerdi artık ve her şeye yeniden başlayacaklardı. Zaten az olan eşyalarını ve geçmiş anılarını yanlarına aldılar ve bindiler bota. Daha ne kadar gitmişlerdi ki. 1 saat anca olmuştu. Rüzgar çıkmış, dalgalar yükselmişti. Botta ki herkes telaşa kapılmıştı. Bağrışıp çağrışıyorlardı. Kimisi dua okuyordu. Kimisi sımsıkı tutunmuş korkuyla bekliyordu. O da karısını ve kızını elleriyle sımsıkı tutmaya çalışıyordu. Bir anda büyük bir dalga gelmişti. Bot fena bir şekilde sarsılmıştı. Bottakilerin çoğu denize düşmüştü. O sarsıntıdan sonra gözleri karısını ve kızını aradı fakat bulamadı. Kızının sesi geldi kulağına sonra. Denizin ortasında suyla boğuşuyordu. Kızının biraz ilerisinde gördü karısını. O da kızının yanına ulaşmaya çalışıyordu. Hemen atladı suya fakat kızının sesi kesilmişti. Onu duyamıyordu. Su ile boğuşuyor yukarıda kalmaya çalışıyordu. Can yeleklerinin bir işe yaramadığını o an anlamıştı. Yardım istedi fakat kimse onu duymuyordu. Çok su yutmuştu. Yorulmaya başladı. Fakat kızına ulaşmalıydı. Ama yavaş yavaş gözlerinin kapandığını hissetti. Gözlerini açtığında ise yatıyordu. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. İki tarafından da insanlar geçiyordu. Kızım diye bağırdı. Yanına gelen hemşire hiçbir söylemedi. Sonra biraz ileride ağlayan karısını gördü. Sonra kim olduğunu bilmediği bir adam ise yanına gelip başın sağ olsun demişti. Bütün bu yaşadıklarını düşününce gözlerinden yaşlar geldi. İçinde büyük bir boşluk vardı. Hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Kalbi ve beyni onun için bir yüktü artık. Her şeyi unutmak istiyordu. Unutmalıydı…Önce yürüdü hızlı bir şekilde sonra koşmak istedi ve koşmaya başladı. Koştu, koştu ve koştu…