Dillendirmeliyim, bu yolun zorlu yokuşu.
Sevdayı rehin almış tuzaklardaki sancılardan, olmazlara meyilli bir efkârın gölgesinde kalmış telaşımdan…
İstemeliyim, gönlümün közlenmiş ateşiyle silkelenen her su bereketinden, mağrur sevdanın tesiriyle kelepçelenmiş mutluluk duasını.
Vazgeçmek, iki cümle arasındaki söz dilimi ise yaşamadan geçilmez o zaman geçmişe kazılı, gelecekten alıntılı içerlenmiş bir sedefin kırgınlığını.
İçimde, büyülü cevherler gezerken elden ele… Sıralanmış, mazide saklanan umutlarım yazgımızın bahçesinde.
Nedenler geceye yazılan kıvrak intiharlar olsa da… Yarınları önüme dizerken su, yolunu bulur başka diyarın şenliğiyle.
Ne kadar sen, gönlünü nihayetiyle serpilen bir dilencinin, beyaz sayfalarını lekeleyen kırışıklıkları isteksizce çevirsen de.
Acı, bir çocuğun masum bakışları gibi süzse de gönlümü… Bir o kadar sevgiyi, aydınlığıma üfledim ruhuma bir ilaç şifasıyla yarasın diye.
Şimdi gözlerin, manidar bakışların ardını süsleyen bir derinlikte kaplı… Avuçlarında parçaladığın körelmiş sevdaların, bir buklede olsun sarmak içindir başka mahpusların göçebe merhemlerini.
Bil ki aklındaki seslere kulak tıkamalarına adadığımdandır, her gece sokağından geçip pencerendeki can çekişmelerim. Hayranı olduğum kalp, dans pistini ayaklarının altıyla inletmeye hazır bir partnerken… Halen yalnızlığın soğuk odalarında, gökkuşağın berrak güzelliğinden aşikâr, anlamsız yıkılmalara ürkek bakışlarla meşgul… Varoluşumda ki sen, başlangıçları körükleyen bir hilekârın aynaya yansıyan silinmeyen gülüşüyken… Bir yaban sevdanın, tükenmişliğine kanmış suyun buzla çatışmasına imrenir. Nafile, sevdanın kör namlusuna adım atarken… Sen yine başka zamanın toprağında, bir kemik kalmayı tercihine sunmuştun. Şafakta sert rüzgârın yüzüne vurmasına dayanamadığındandır, başka güneşlerin sıcaklığına sarılman. Baharı arzulamam bir başka kışın sessizliğine boyun bükmemden ibaretti. Daha bir keşke bulmadan, çarelerin davetine katılmalıyım, sen bu sevda istasyonundan ayrılırken…
O yüzden kalbimin mühürlü özlemi, karanlık göğün altında sonsuzluğa giderken…
Sen mercan mavisine boyuyordun hayatını, biçare olmuş bedeninle gönlünün zehirlenmiş masalarına rol yaratmak için.
Ben ise mor sümbülü suluyordum, gözyaşımdan bir pare eksilttim, asi kalmış sevgimi çalınmış düşlerinde dermanımı bulabilmek için.