Büyük bir ustalıkla oynanan bir oyunu olan her şey. Oyunun adı “Maskeli Balo”. Hatırlayamadığım zamanların birinde ki bu bir anlık bir şey değildi; tüm o gürültülerden ve rollerden sıyrılıp beni aramaya başladım. Sürekli bir tekrarla başarılı rollerini her gün yaşadığım arkadaşlarım baştaki temsillerini her zamanki ustalıklarıyla yerine getirerek beni mutlu olmamaya ittiler. “Kendin olma” savaşımda mutluluğu yakalayamayıp yenik hissettiğim anların birinde iyi bir hayatın ölçütünün mutluluk olduğunu benim gibi nereden çıkardığını bilmeyen biri, insanların gazetelerin herkesin en iyi hayat ölçüsünün mutlulukmuş gibi davrandığını ve yalnızca bunun bile tam tersinin doğru olduğunu araştırmaya değer bir konu haline getirdiğini kulağıma fısıldadı. Ve bunun ardından yazdım. Aklımdan geçenleri boyayamadım notalar geçirip çalamadım yazdım. Yazdıklarımdan size biraz bahsetmek isterim. O kadar başkaydınız ki o kadar kendiniz değildiniz. Kendinizi bir yerlere ait kılmaya çabalamanızı hayretle izledim hep. Bana anlamlı gelen her şey sizin için o kadar boştu ki nasıl anlaşabilirdik. Gerçek yaşamı görmek yerine insanların dış görünüşünüz hakkında iki saniyelik düşüncelerini güzelleştirmeye uğraştınız sürekli olarak. Kendi hayatlarımız bizim romanlarımız ve her bir birimiz kendi romanımızın kahramanıyız. Fakat çoğu zaman kahramanlığınızı o kadar sığlaştırdınız ki etrafınıza bakıp herkesin kendi romanının kahramanı olduğu gerçeğini göremediniz. Kendiniz olmaktan niye bu kadar utandığınıza anlam vermeye çalışırken beni yadırgadınız. Yarı ölü halimden şikayet ederken bile sahteydiniz. Aslında orada olmam ya da olmamam umurunuzda bile değildi. Yüzünüze taktığınız çeşit çeşit maskelerle başka insanlara dönüştünüz. Farklı olma çabanız dünyayı tek tipleştiriyor ve bununla beraber hiçbir şeye karşı çıkamayan korkuları olan kolay ikna edilebilir ardında kalanları göremeyen affedersiniz yanlış söyledim görüp de kafasını çeviren düşünmek istemeyen insanlara dönüştünüz.Yanılgıların peşinde koşarken doğrularınızı yitirdiniz. Ve bu duruma kendinizi öylesine kaptırdınız ki size sunulan karmaşık bir dünyada rolünüzü büyük bir başarı ile oynuyorsunuz. İşte bu nedenle size çok kızgınım. Ama kızgın olmam sizi sevdiğim gerçeğini değiştirmiyor. Bu sevgi aynı ruhun parçasından olduğumuzdan mıdır bilemiyorum. Duygularımın yoğunluğuyla peşine düştüğüm dostları bulamayacağımı düşüp vazgeçeceğim zaman güzel kadın bana;”evet bir yerlerde var o derin insanlar ama kendiler gibi bulundukları yerde derin midir nedir çok zor bulunuyorlar hatta bazen çok geç bulunuyorlar ama sen aramaya devam et yavrucuk” dedi. Tüm bunlardan sonra olduğum yerde güzel güneş ışığının beni onurlandırdığına değecek şekilde iyi hissediyorum.