Düşünelim. Bedenimizin herhangi bir yerinde örneğin ayağımızda ya da elimizde aralıksız sızlayan küçük bir yara olduğunu hayal edelim. Ne kadar küçük de olsa bizi huzursuz edip zihnimizi başka konular üzerine düşünmekten, odaklanmaktan alıkoyacaktır bu yara. Günlük yaşamımız içinde elbette karşılaşmışızdır böyle bir durumla. Böyle bir yaramız olduğunda beden ve zihin tabii olarak dikkatini o küçük yaraya celbeder. Bütünün sağlığı o an için göz önünde bulundurulmaz dolayısıyla bütün bir bedenimiz huzursuzlanır bu küçük yara yüzünden. İşte bu yaranın bedenimiz üzerinde yaptığı etkinin bir benzerini günlük yaşantımızda karşılaştığımız sıkıntılar, zihnimiz ve ruhumuz üzerinde yapar. Tıpkı bedenin geri kalanı sağlıklı olsa da küçük bir yara veya sancı nedeniyle genel olarak huzurumuzun kaçması gibi günlük yaşantımızda, okul hayatımızda ya da iş hayatımızda da tüm işlerimiz tabiri caizse tıkırında da olsa içlerinden bir iki tanesinin gönlümüzce olmaması fikrimizin, zihnimizin dikkatini onlar üzerine odaklamasına sebep olur. Belki de yemek yerken, kitap okurken, arkadaşlarımızla sohbet ederken ya da çocuklarımızla ilgilenirken dahi kafamız sürekli o konuda olur, fikirlerimiz sürekli o konu etrafında dolaşır. Belki daha önemli olan ve isteğimiz doğrultusunda gelişen işlerimiz zihnimize yansımaz. Bu nedenle sık sık iç sıkkınlıkları ve küçük çaplı bunalımlar yaşarız.
Oysa ki tüm bu hayat koşuşturmasının içerisinde bir an olsun durup derin bir nefes alsak ve bütünü, büyük resmi görmeye çalışsak, bütün bir beden sağlıklıyken küçük bir yara yüzünden tüm huzurumuzu kaçırmamayı denesek daha yaşanır olmaz mı hayat? Yaramız ya da sancımız için gerekenleri yaptıktan sonra artık sağlıklı olan bütünle ilgilenmek ve dikkatimizi o yöne vermek, en azından denemek sahiden de daha mantıklı değil mi? Diğer türlüsü bir ağaca takılıp koskoca bir ormanı belki de bir daha yanından geçemeyeceğimiz bir ormanı izleme fırsatını kaybetmek olmaz mı?
http://birdamlafikir.blogspot.com.tr/2014/09/dusunelim-kucuk-bir-yara-uzerine.html