Ey insan! Duyulmuyor mu sesin? Kimse sana dönüp bakmıyor mu? Ne bekliyorsun ki şimdi? Anlamadın mı hala? Sen, tek başınasın! Aslında bir sürü insanın içinde, yalnızlığın adısın!
Yalnızlık ne peki? Ölümün kokusuyla doğan, savaşın esaretinde büyüyen, açlıktan ölen insanlar mı yalnız? Yapılan zulümleri görmeyen, din kardeşliğini unutan ama her an depresyonda olan bizler mi yalnızız? Hangimiz daha yalnız? Hangimiz daha çaresiz? Hangimiz unutulmuş olanız… Bir dünya var kocaman… Bir tarafı eğlenceye dalan, bir tarafı savaşta ağlayan bir tarafı, açlıkla boğuşan… Bir de arafta kalanlar var… Bazıları yardıma koşan, bazıları sırtını dönüp uyuyan…
Açlıktan ölen insanları duyuyorum… Savaşta patlayan bedenleri, korkudan ağlayan çocukları… Bir babanın çaresizliğini görüyorum… Birde bazı gazetecileri, alnına silah dayanmış bir çocuğun fotoğrafı ile birinciliğe kavuşan! Çocuk alnından vuruluyor, gazeteci bir kare daha çekiyor, birinciyi kutlayan bir grup ayakta alkışlıyor, sahnede vurulmuş çocuğun resmi… Ve vurulma sebebi; elindeki kese kâğıdını vermek istememesi, ölen çocuğun elinden kese kâğıdı düşünce etrafa saçılan patates taneleri…
Şimdi bana söyle haydi? Kim daha yalnız? Yeğenleri için keskin nişancılar arasından geçip, küflenmiş bezelye çalan bir dayı mı? Yoksa elinde her şeyi olan, tıka basa doyan, ailesi etrafında pervane ama yine de ‘kimsem yok ki benim’ diye bir çocuk mu?
Nereye kadar bu bencillik? Neden hep kendimizi en muhtaç sanıyoruz? Neden kendimizden başka herkes iyi, mutlu ve rahat? Bak, öyle değil işte! Açlıktan ölsün diye bir çocuğun başında bekleyen akbabalar… Bir Müslüman ölsün diye savaşa sonuna kadar destek veren akbabalar… En çok sen mutlusun insan! Başka kimse değil! Sen rahat yatağında uyurken, bir babanın uykuları, evlatlarım açlıktan ölmesin diye kaçıyor, bombaların sesini çocuklarım duymasın diye, bağırarak ninni söylüyor bir anne…
Peki şimdi söyle bana? Kim rahat, kim mutlu, kim kör, kim sağır, kim vefasız, kim hayırsız, KİM MÜSLÜMAN? Sıcak evinde oturup dizileri izlerken, namazını son vakitte kılan bir kadın mı? ‘Ey Müslümanlar! Biz burada açlıktan, soğuktan, savaştan ölüyoruz, bize yardım edin, ama olsun siz bizi unutsanız da, bize yardım etmeseniz de, bizim Rabbimiz var! O bizi bırakmaz, biz ona sığındık, elhamdülillah Allah var!’ diyerek hamd eden, mermilerin, bombaların arasında namazlarını kılan bir kadın mı?
Artık sıra sende… Sen, Ey insan! Duyulmuyor mu sesin? Kimse sana dönüp bakmıyor mu? Ne bekliyorsun ki şimdi? Anlamadın mı hala? Sen tek başınasın! Aslında bir sürü insanın içinde yalnızlığın adısın! Artık biliyorsun yalnızlık ne? Kim yalnız, kim vefasız… Sen ümitsin, sen duasın, sen kardeşliğin adısın… Artık duyur sesini… Elinden geleni yap! Haydi… Gerçekten yalnız, çaresiz, kimsesiz, aç olanlar bekliyor seni…
Sen, “Mü’minler ancak kardeştirler” diyen peygamberin ümmetisin… Sen, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen Resulullah’ın onu görmeden iman eden kardeşisin! Haydi sıra sende… Kardeşlerin seni bekliyor…