Küsmüş bir kız, hayata, insanlara değil, aşka sırt çevirmiş biriydi..
Sebebi elbet belliydi, daha küçücük yaşta kalp ağrısını çekmişti. Çok sevmiş, hep sevilmek istemişti.. Güvenmiş, herşeyini feda etmeye hazırdı, o kendinden büyük aşkı uğruna.
Kördür aşkın gözü, görememişti karşısında bulunan dikenleri. Yaşından büyük seviyordu, ama düşünemiyordu, aptallaşmış gibiydi.
Kimseyi görmüyor, duymuyordu sanki, sevdiğinden başka. Her yalanı zevkler dinliyor, inanıyor ve her gün daha fazla tapıyordu. Bilmiyordu, keşke bilseydi, o insanın gelecekteki en büyük acısı, duygularının katili olacağına…
Ama aşk bu insanı rezilde eder vezirde.. Toydu daha anlamıyordu bunu.
Akıl yaşta değil, başta derler. Fakat bazen yaş ilerledikçe, zaman geçtikçe farkına varıyor insan bazı şeylerin.
Geç kalınmış olsada, farkına varılan şeyler hayatımızda doğru yolda yürümemiz için karşımıza çıkar.
Öyle oldu artık büyümüş olan o küçük kızla. Masum aşkı, sona ermemişti, ama gözlerindeki o perde kalkmıştı. Artık aydınlıktı. Gerçeklerin, hayatın ve insanların nekadar acımasız olabileceğinin farkına vardığı yaştaydı.
Daha fazla zamanı yoktu kaybetmeye, en güzel yaşlarını harcamıştı zaten..
Tek birşey söyledi kız: ”Yoruldum!”.
Sonra yağmur damlalarının arasına karıştı, arkasına bakmadan kayboldu uzaklarda. Zor tutmuştu kendini ardına bakmamak için, zor tutmuştu o tek kelimeyi söylerken ağlamamak için…
Tek bildiği vardı artık, hayatta tek başınaydı! Ve hiçkimse ondan daha değerli değildi!