Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, sen benim içimdesin, biliyorum ben de senin içinde, kalbinin bir köşesinde… Bırakıp gittiğin günkü gibi her şey yerli yerinde. Seni kokluyor, seni soluyor, seni özlüyor kedi… Ben değil kedi… Kumunu değiştirdim ama mamasını yemiyor. İyicene zayıfladı, çelimsizleşti… Zırtapoz oradan oraya koşuyor, seni arıyor besbelli. Kapıya bakıyor melül melül, dönmeni bekliyor kedi… Ben değil kedi…
Her şey birbiri içinde, çorap çorabın içinde, kafam şişenin içinde… Dört saniye, kırk beş saliseden fazla bakamıyorum bir şeye… Öyle, herhangi bir şeye; bardağa, çaya, cama, güne, güneşe, masaya, tabağa, tiviye mesela… Dört saniye, kırk beş salise…
Özlemişimdir zahir, içimdesin işte yalan değil… Çıkıp gelsen gün benim olur, gece benim, hayat benim olur, hayat benim… Kedi de sevinir, köftehor çok seviyor seni, benden de çok belki… Eline doğdu ya hani, anası belledi seni… Ben de seninle doğdum, seni bildim bir, sana açtım gözlerimi… Hatırlarsın ya çok askıntı olan vardı çok evvel, on-on iki sene evvel. Ben oralı olmaz seni izlerdim, sen tırnağını kemirirdin sinirden “o ince telli sigaranı basacaksın, kızıl saçlarına kızın…” Derdim içimden.
Gelsen ya şimdi, çayı demlesen, peyniri dörde bölsen, yumurtanın kabuğunu çatalın ucuyla alsan sahandan… Ben “Ne oldu?” Diye sorsam. Sen “Yok bir şey!” Desen… Yumurta kokan bardağımı değiştirsen yenisiyle… Gazetenin magazinlerini okusan, bulmacasını yarım bıraksan… Kahve yapsan orta, kendine sade… Yanında açsan acı çikolatanı kahvenin, bana sütlüden kırsan bir sıra incecik parmaklarınla… Ben sigara yakıp bir fırt çeksem, sen elimden kapsan, ben yenisini yaksam kendime… Bulaşıkları yıkarken söylensen, ben boynundan öpsem… Kedi de sevinirdi elbet…
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Sen benim içimdesin, kalbimin bir köşesindesin biliyorum, ben, ya kedi?..
13.02.2015