Bir sigara yaktım. Çakmak her seferkinden farklı olarak ilk seferinde yandı. Aptalca bir şekilde bunu kendime dert edindim. Lanet olası çakmak neden tek seferde yandın? Neden sende bir sürpriz yapmak için kendini bu kadar yoruyorsun. Her ne kadar bu durumdan hoşnut gibi görünsem de artık şaşırdığım o sürpriz dolu anlardan bıktım. Ama yine de bu bıkkınlığa karşın yapabildiğim tek kişilik gösterim çakmağı masaya fırlatıp sigaramdan uzunca bir nefes çekmekti.
Çektiğim her duman beni umutsuzluğa sürükledi. Hava o kadar ağırdı ki kaçamadım ellerinden. İstemsizce kendinden nefret ettirdi sonu olan her şey gibi. Nefretle mühürlenmiş gözlerimle hafifçe yanışını izledim sigaranın, sonra tüm dünyanın. Ayağa kalktım ve sadece edebiyatta yeraltında kalmayıp kendimde yeraltına indim ve kapıyı araladım. Loş bir ortamda kendime yakın bulduğum bir masaya oturdum ve gelen biramı yudumladım. Her yudumda hayatla hiç alakası olmayan muhabbetlere şahit oldum. Sonra bir karartı görür gibi oldum zaten yeterince karanlık olan ortamda. Nefretle mühürlendiği için gözlerim sadece yansıma olduğunu düşündüm fakat o karanlıktan yavaşta yaklaştı insan görünümlü varlık. Hafifçe başını eğdi ve “Ne yazıyorsun” dedi. Seni dedim. Oturdu ve kendi betimlemesini merak etti. Bende ona bir kez daha baktım ve hiç üşenmeden kendisini anlattım doğduğu zamandan yansıma haline kadar. Sözümü hiç kesmeden dinledi ve bir anlık duraksamadan sonra o koca ağzını açarak herkesin koca bir ağzı var dedi. Nefretimden bir dal yaktı ve kendini gereksiz bir zorunlulukta hissederek ben yazamam ama anlatıyım dedi koca ağzıyla ve anlattı. Anlattıkça çıktık kendi benliklerimizden ve yeraltından arşa yükseldik. Zirveye ulaştığımız zaman ise “ işte her şeyin sonu burası” dedi ve olanca hızımızla masamıza düştük. Ağzındaki nefretim bitmişti ve o nefretin ruhunu yüzüme üfleyip kalktı masadan. Bense kalemi tekrar elime aldım ve onu anlatmaktansa yeraltından arşa kadar her şeyi betimledim ki herkes hızlıca masasına düşsün diye.
Biram bitmiş zihnim zirve yerine boş kahkahalara şahit olmuştu. O havada uçuşan kahkahalardan kendine anıları parselledi zihnim ve çıktık yeraltından. Yeryüzünde hayat yine sıradan insanlar yine amaçsızdı. Kaçmak istedim ve evin yolunu tuttum. Her şeyden nem kapar bir vaziyette yatağıma kadar zorlu bir yolculuk yaşadım. Günün son anı diye nitelendirdiğimiz o başka boyuta geçiş aşamasında ise yapabildiğim tek faal hareketim yatağıma yatıp tavandaki hayali yıldızları izlemekti.