Sansürlenen basın değil, gençlerin fikirleri. Yazma genç adam yoksa tıkarlar seni dört duvara, ellerinde kelepçeyle… Hakkını savunma genç adam, yoksa okulun deposunda hocanın cetvelinin tadına bakarsın. Kaçmayı tattığın gün bir daha geri dönüş yolunu bulamazsın. Şimdi giyindin siyahları, nefretinle buluştu bütün akrabaların.
Kravatını takan adam olmayı başarmıştı. Sen de hastalığınla baş başa kaldın. Bıktın basit insanlardan. Satmaya çalıştılar sana otu, kafanda ailenin öğütleri belirdi. Aralarına almak istediler seni… Sen köşede yazdın tek başına, gülüşünde gizliydi nefretin. Tek kalıp ağladın. Bu şehrin dört bir yanı kandı. Ve senin kitaplarını okumak bu gençlere haramdır. O yüzden herkes seni öldürmeyi sevap sayar. Müzik yapıp kendini anlattın, yazdın, çizdin, kırdın, vurdun. Bırak anlamasınlar. Şimdi firardasın. Ve kimse sana karışmamakta…
Çoban, koyun severdi. Devlet köle. Mollalar sakal…
Sanat yaptığında yuhlarlar ve gazetecilik yaptığında tıkarlar seni. Reddettin herşeyi. Yaşıtların dirseklerini çürütürdü okulda, sen de kaçarak yordun dizlerini. Şimdi son nefes alışverişin, kurduğun hiçbir hayal muhteşem olmadı. Ve bu gecede kalemden, kağıda nefret damladı.
Magazin programlarında evini tanıtınca, sanatçı olduğunu sandılar. Küfür ettin ve ağladı bütün abaza amcalar.
Tek isteğin; o kel müdürün kapısına tekme vurup girmekti. Zayıf olduğuna bakıp, aldandılar. Düşünemediler. Kalemin kırardı bütün taşları.
Şimdi karşımızdasın, arkanda kimsenin olmadığının farkında olan bir tek kardeşim dediğin kişi. Ve kitap yazıp, sattığında trilyoner olduğunu sandı bütün insanlar.
twitter.com/ibrahimababey