Okunmamış bir kitap vardı kalemimde
Ön sözü, sen ve kırmızı güllerle bezeli
Okundukça mavi kelebeklerin uçuştuğu
Sayfaların âşıklara selam durduğu,
Saatlerin hep mutlu sonları vurduğu…
Sadece hayallerde yazıldı bu dilekler
Yoktun, yoktum, yoktuk bu rüyada!
Kaçıncı kurumuş yapraktı bilmiyorum
Mahcup gölgelerin sükûnetine düşen
Acı bir soğuk içinde yokluğun eserken
Üşümüş bulutların ıslattığı sokaklarda…
Kırık dökük bir bahçe kapısı çaresizliğinde
Ve bir sokak lambası gibi yapayalnızdım…
Rüzgâr içime işlemiş, saçlarım dağılmış
Taş döşeli bir kaldırımda yürüyordum
Gayesiz, öylesine… Dilimde bir ıslık
En sevdiğin şarkı desem yalan olurdu!
Yalnızlıktan korktuğum için çalıyordum…
Her yerde bir iz, bir anı aradım… Yoktu!
Gün sona ererken yorgun adımlarımda
Kireç sürülmüş bir duvar tuvalim oldu…
Çizilmemiş bir resmin içindeydim şimdi
Zaman ne olmalı diye sordum kendime…
Sanırım şöyle olmalıydı mevsimin adı
“Gözlerinin rengine hasret duyan
Kahverengi hüznü taşıyan bir hazan”…
Ferhat AĞAOĞLU