Lümpen aşkımın sağır edici sensizliğinde oltayı sessizliğe atıyorum. Tutuyorum, eğri büğrü yamuk yumuk, meraksız ve tam kıvamında olan lümpenliğini; sefaletinden sual olunmaz ama sadakatinden söz seni caydırıyorum. İçim bomboş, dışım aruz vezni; kifayetsiz halka açık teslim tarihinde ördeklerin büzüştürdükleri dudakları oluyor civan aklım. Hayal kuramıyorum sensizliğimde.
Özlüyorum, ölüyorum, kefaretini sağlam lokma ekmek sen dururken saatinde bir salise çalınan ‘sen’ hışmıyla ödüyorum.
Hit gidişini de kat dalkavuk Saadet’lerine ve öylece durup durma kalbimin imdatlara erişmeyen mateminde. Seni sevmeyi sevmek istemiyorum. Bu kadar kolay ve böyle içten pamuklu kumaştan yapılmazmış gelişigüzel aşklar; çaresizlik içinde eriyip giden günlerimin hiçbirine senin adını vermeyeceğim. Anonim bir sokuluşta anonim yok oluşlara gelesin!
Lümpen ve saldıran aşkımın küçüklüğüne değil sensizliğin büyüklüğüne İnan. Bu kez kezzap düşkünü kafası güzelleşen kısmeti tam orta yerinden çatlatarak alacağım mutluluktan davetiyemi. Sen de orada olmayacaksın ya; bütün diğer görünümlü serkeşler elbette yalnızlığın olacak. Bitiriyorum bir bir, rüzgardan yardım gelmez dediğim çılgın esen yellerini; tomurcuklanarak serpiştirip noktayı koyacağım. Sana değmez zatı muhterem kanaat getirdim; şimdi ölüşünü izleyebilirsin.
Dilara AKSOY