Devamlı yazanların karşılaştıkları bir soru değil midir bu? Özellikle televizyonlarda ya da röportajlarda tanık oluruz bu sahnelere. Bu sorunun ortak birkaç cevabı vardır yazarlar açısından bakıldığında…
Kimini çok okumak yönlendirmiştir yazmaya kimi iç seste çenesizliğe meraklıdır; kimi konuşmaktan hoşlanmaz da yazmayı tercih eder kiminin var olma sebebidir yazmak… Böyle uzar uzayabildiği kadar bu yazma hikayeleri. Benim de bir hikayem var yazmaya yönelmemle ilgili tabii ki. Henüz röportaj yapılacak kadar pişmemiş olsam da bu kulvarda, hikayem hazır sorulursa şayet.
Üç yıl öncesine dayanıyor yazıya olan merakım ve bu merakımın sebebi de aşırı duygu yoğunluğu. 2011’in 12 Eylül sabahı babamı kaybettikten sonra yöneldim yazmaya. 2011 Ekimdi başladığım tarih. O hayatımın en zor günlerini yazmakla başladım ve daha sonra kendimce roman, anı ve deneme olarak genişlettim yelpazemi. Yazmak, gerçekten inanılmaz bir alışkanlık bana kalırsa. Siz bıraksanız o bırakmıyor ve her şeyi yazmak istiyorsunuz. Çevrenize ve genel çevreye daha duyarlı olmaya başlıyorsunuz ve günün planını erkenden yapıyorsunuz şunu şunu yazzayım diyerek bazen. Kısacası insan niye yazar sorusuna benim cevabım, bunun vazgeçilemez bir ihtiyaç olduğu cevabıdır.
Söylediğim gibi babamı kaybetmeme dayanıyor benim yazma hikayem. çünkü onu ebediyete uğurladıktan sonra ondan kalan tek satıra muhtaç oldum ve aylarca ondan izler aradım sayfalarda, kütüphanede. Onun el yazısı notlarını bulunca gözlerim yaşardı ve bu durum beni yazmaya daha da itti. Sonra anladım, yazmak da bir nevi mirastır geride kalanlara hem de en kıymetli mirastır belki de. Bu yüzden günün birinde göç ederken ben, aileme sonsuza kadar kalabilecek bir şeyler bırakma fikri de doğdu zaman içinde. Babamdan kalan üç beş satır beni ne denli mutlu ettiyse benim bırakacağım birkaç ya da daha çok naçizane kitap kim bilir nasıl mutlu ve gururlu kılar ailemi. Bu yüzden yazmaya hep devam edeceğim ve sonsuza dek kalan satırlar üretmeye çalışacağım. Başlığa da cevap vermek gerekirse, insan bunun için yazar mesela!