sende benim kadar sayısını biliyorsun üzerime attığın yanan kibritlerin
oynadığın oyunlara kimi zaman kanıp kimi zaman yüzüm ak kazanma kibiri ile çıktığımı
ömrüme yeni tuğlalar taşımama gerek yok
sen öğrettin bana her daim zahmetten kaçınmayı
ne yalan söyliyeyim sana edalı bir tavrım söz konusu
bana yetti yetecek şu derinlerde yaşayan gözlerimle izlediklerim
ve senin zevkten akan gözyaşların hala ısıtabiliyor tenimi
hiçbir inşaata başlamama sebep yok gönlümde
götürüyor beni bir bel kemiğim
ancak yine duy ,biraz daha ince tınılarım çalınıyorsa o devasa kulağına
bekliyorum senden;
hem ağaçtaki kozanın doğumunu
hem kıyıya fazla yaklaşan o böceğin boğuluşunu
içimdekini söyleyeceğim sana
yine de içimdekini söyleyeceğim işte
güzelsin hayat..