Oldum olası severim hayal dinlemeyi. Çünkü inanırım ki bir insan hayal kuruyorsa yaşıyordur hayatı, ümidini koruyordur her halde. Bana hep daha gerçekçi gelir hayal dünyası çünkü orada mecburi hayatlara yer yoktur, her şey istenilen gibidir ve hayattan yani hayalden alınan tatmin üst düzeydedir.
Nasıl ki hayal dinlemeyi seviyorsam, haliyle kurmaya da meraklıyım. Hani ‘hayallerden güç almak’ diye bir kullanım vardır ya, ben de çoğu kez alırım o gücü hayallerimden. Hayalde en sevdiğim noktalardan biri de direksiyonun, hayalin sahibinde olması durumudur. Ne dersiniz, biraz direksiyonda olmamda zarar var mı? Sanırım yok, bu güzel satırlar vasıtası ile biraz turlamak istiyorum hayallerimden birinde.
Kıyıda, güzel bir sahil kasabasındayım. Bahçesi olan küçük ve tatlı bir eve sahibim. Evim, sahip olduğum o salaş restoranın yakınında. Bahçemde türlü türlümeyve ve sebzeler yetiştiriyorum. Yetiştirdiklerimi restoranımda da kullanıyorum haliyle. Her şey doğal, her şey temiz. Küçük bir kayığım var balığa çıkıyorum arada sırada. Tuttuğum balıkları ellerimle sunuyorum müşterilerime. Müşterilerim dedimse yabancı değil hemen hiçbiri, kasabadan tanıdığım, selamım ve sohbetim olan temiz insanlar.
Şarabımı veya kahvemi gün batımını izleyerek içebiliyorum. O kadar sakin bir kasabadayım ki en ufak dalgadan en uzaktaki kuş cıvıltısına kadar konuk oluyor sesler kulağıma. Az insan olduğu için huzurum çok oluyor, hissediyoum bunu. Günün huzuruyla uykuya dalıp horoz sesleriyle uyanıyorum erkenden. Okuduğum kitaptan, dinlediğim müzikten, gözlemlediğim güzel insanlardan ve daha birçok şeyden azami keyif alarak yaşıyorum.
Her hayal gerçekleşir diye bir kaide tabii ki yok, fakat gerçekleşme ihtimali değildir zaten hayalleri değerli kılan, varolabilmeleridir, kurulabilmeleridir. Kanımca esas hayat olan hayallerin, her zihine uğraması ümidiyle, saygılar.