Tatil günü kuşluk vaktinin en erken saatinde kalkılır mı hiç yataktan. Kalkılır. Söz vermişiz bir kere her sabah ekmek verilecektir diye. Anlarlar mı haftasonu tatilini, her uyuyuş arkası uyanışı aynı sabaha sanır biçareler açlıkları aynı olduğundan…
Çocukların okul zamanlarıydı. Bir gün pencereden onları okula yolcularken karşımdaki elektirik tellerinde oturan bir çift güvercin ile karşılaştım. ”Merhaba” dedim uykumu açmamaya özen göstererek.
Dışarısı soğuk.
Eh benim karnım tok, sırtım pek, evim sıcak. Yeni komşular özenmesinler diye hemen mutfaktan bir parça ekmek aldım ufaladım ve pencerenin pervazına özenle dizdim. İlk gün olmasından dolayı olsa gerek biraz yabani gibiydiler. Gelmediler.
Ben de kapattım pencereyle perdeyi yatağıma dönüp devam ettim kaldığım yerden bedenimi dinlenlendirmeye.
Ertesi gün pencereyi açtığımda bir gün önceki ekmek kırıntılarından hiç eser kalmamış olduğunu gördüm. Rüzgar mı süpürmüştü? Yoksa mahçup komşularım karınlarını doyurabilmek için perdenin kapanmasını mı beklemişlerdi orasını bilmiyordum.
Çocukların gidişlerini izledikten sonra başımı kaldırdım acaba yeni komşularım oradalar mı diye evet yine aynı yerdeydiler. Kabalık yapıp yüzlerine pencereyi kapatmak istemediğim için tekrar ”merhaba” dedim.
Bu sefer dışarının soğuğuna aldırmadan biraz bakıştık. Birbirimizi kısa bir süre için de olsa süzdük.
Soğuğu içeri davet ederek mutfağa yöneldim, küçük bir parça ekmeği ıslatıp suyunu da iyice sıkıp, önceki sabah yaptığım gibi elimde ufalayarak başladım pervaza dizmeye. Daha sonra da bir adım kadar geriye gidip usulunce çağırdım günün ilk öğününü yemeğe. Ama yine gelmediler.
Onların bu kaba davranışları kırmıştı beni. Pencereyi kapattım, tülü çekip yatağıma dönmek üzere tam salondan çıkıyordum ki gugukkguk sesini duydum. Pencereye dönüp baktığımda iki kafanın inip kalktığını gördüm.
Demek ki sorun misafirperverliğimde değil onların ürkekliğinde idi. Çok mutlu olmuştum. Yeni komşularımla perde arkasından da olsa iletişime girmeyi başarmıştım. Eh artık bu çiftin birer isimleri de olmalıydı. Erkeğe Seyt dişiye ise Shura adlarını taktım. (Bu isimleri bilenler bilir; okuduğum en güzel aşk hikayesinin kahramanlarına aittir.)
İkinci haftaya girene kadar konuklarımı ağırlama biçimi aynı saatte ve aynı pervazda devam etti.
Tanışmamızın üstünden 15 gün geçtikten sonra bu narin çiftle arkadaşlığı biraz daha geliştirmeye karar verdim. Yine pervaza ekmekleri dizdim ama pencereyi kapatmadan biraz uzaklaşarak beklemeye karar verdim. Her ne kadar benim için çekinceleri vardıysa da açlık güven duygusunu dize getirmişti; bir kaç dakika sonra geldiler. Tedirginlikleri devam ediyordu. O gün yanlarına yanaşmadım. Yemeklerini yemelerini bekleyip onlar gittikten sonra da pencereyi kapattım. Ertesi sabah aynı işlemi, bir gün önceye nazaran pencereye bir adım daha yakın durarak yaptım.
O haftanın sonunda hareketlerimi çok yavaş tutmak kaydıyla penceremden uzaklaşmadan aramızdaki mesafeyi kaldırmayı başardım.
Bir sonraki hafta mutfakta hazırladığım ekmek parçalarını avucuma alıp elimi pervazın üstüne doğru çıkarıp hiç hareket etmeden bekledim. Elimin yanına gelmişlerdi ama tedirgindiler. Ekmekleri almıyorlardı. Bu sefer vücudumu uzaklaştırıp elimi dışarda tutmaya başladım. Çok geçmeden dostluğumuza güvenip ekmeklerini elimden yemeye başladılar.
Bu harika komşu çift benim sabahları yatağa dönüş saatimi uzatıyorlardı ama olsun her sabah odama sevinçle dönüyordum.
Tatil günlerinden birinde yatak odamın uzakta olmasına rağmen Seyt ile Shura’nın seslenişlerini duydum. Hafta sonları geç kalkma modunda olduğumdan seslenişlerine aldırmadan uyumaya niyetlenirken bu sefer de camdan tık tık sesleri gelmeye başladı. Camdan gelen o sesin ne olduğunu anlamak için yataktan kalkıp salona gittim ve camın tülünü çekmeden dışarı baktım. Gözlerime inanamamıştım Seyt gagasıyla cama vuruyordu. O tatil sabahında sesini bana duyuramadığı için çareyi cama vurmakta bulmuştu.
Tatil günü kuşluk vaktinin en erken saatinde kalkılır mı hiç yataktan. Kalkılır.
Söz vermişiz ya bir kere! Her sabah ekmek verilecektir diye. Anlarlar mı haftasonu tatilini, her uyuyuş arkası uyanışı aynı sabaha sanır biçareler, açlıkları aynı olduğundan.