Sen varlığınla bu kadar doldururken hayatı ya ben geçmeseydim kıyısından senin semtin ya sen, ya sen çevirmeler yapmasaydın? Çekmeseydin sorguya!
Bazı zamanlarda sende yanlız hissettirdin bana. Etrafımı sardı bilinmeyen zamanlarda korkular. Gelmesinler yanıma, bulamasınlar beni, alır götürürler senden çok uzağa. Sanki rahatsız etmek istemezmiş gibi yakın uzaklıklar yarattın, elinin altında kayboldum. Çok istedim o anlarda ensemden yakalamanı kedi yavrusu gibi kucağına yayılmayı. Ve bazı zamanlar ben dolu dolu yaşarken seni, yakın bir edayla buz kestin karşımda. Sarıldım ‘ üşüdüm ‘ sende. Sana yaklaşmak ağır geldi böyle zamanlarda. Sorular sordum nedenler? nasıllar? üşüştü üzerime. Bazılarını ukalaca yanıtladım ama zorladılar beni sıkı sıkıya.
Seni okuyamıyorum, lisanını öyle sık değiştiriyorsun ki. Şiir lisanı, vezin lisanı yakalayamıyorum. Dilinde, ritminde hayatın bütün unsurları var. Sen içtenlikle var olduğunda hayat içinde hayat. Her çizgini, her rengini öğrenmek tek tek nüfus etmek istiyorum.
Fikrimin sınırı yok sevdadan yana. Biz sıradanlaşsakta gündelik hayatta yinede fazlayız diğer yaşamlara kıyasla. Şimdi sensizlik korkusuyla saçmalarken yüreğim biliyorum ki bizi bir arada tutan şey biraz senden biraz benden. Ama değilmi ki, sevdayı ayakta tutan korkularımız. En ücramıza gizlediklerimiz bilipte hep inkar ettiklerimiz. Öyle olmalı dillendirmemeliyiz korkuları, sonra ele geçirmesinler bizim olanları. Gizli kalmalı, başetmek çaresiz; gizlemeliyiz!