Zaten aşk aptallığın gizlenmiş bir fragmanıdır. Aptalca ve telaşlı, bencilce ve gözü yaşlı sevdiğim için pişmanlık duymuyorum. Aşk, zaten senin benimle birlikte olamamak imkânsızlığın, aşk zaten seni sensiz sevmekten bunalmamak Faslı…
Çok şükür, dayandığım ve sıkıca tutunduğum bir yokluğun var. Hep ben konuşuyorum ve o dinliyor. Bazen sustuğum anlar oluyor, yokluğun da dinlenmeye hakkı var diyorum; sıkmaya ne gerek var şimdi nedensiz yere onu?
Gözlerini, sesini, bedeninin bensiz alıp başını gitmişliğini, ben sana dair her şeyi unutuyorum. Sen var mıydın gerçekten varlıklarda? Nefes alabiliyor muydun yanımda? Sen yanımda yoktun ki hiç, sen hep yoktun. Ben bir yokluğa âşık olmuşum meğer, kalbimde çok güzel durmuş varlığı… ben bir yokluğu var etmişim; yaratmak serüvenimde kelimelerimin köklü zaferleriyle…
Biliyor musun? Olmayan varlığına ağlamayalı bir hayli zaman oldu; zaman var bir yerlerde, zamanın yaşadığını hissediyorum gözlerimde. Beni büyütüyor varlığıyla her geçen gün. Ben, yok olan bir adamın yok olmak gerçeğine tutulmuşum; tutunmuşum…
Şimdi bana söyle, hangi varlık var kılabilir seni? Hangi filozof gelse varlık vardır dese, bu adamın yokluğu bile vardır dese kim inanır? Söyle diyorum ama yoklar konuşmayı öğrenemediler ki; onlar yalnızca dinlemeyi biliyorlar. Sen hiç konuşmadın ki… şizofrenik sevda bütünlüğümle hep sana aittim ben sevgili yokluğum; düğünümde giymek arzusuyla yanıp tutuştuğum gelinliğimin bana yakıştığını gözlerinde okuyamadığım güzel yokluklu adam…
Ben, doğduğum günden itibaren senin yokluğunun efsunluğuyla sarhoş oldum; içki içmeyişim en çok belki de bu yüzden… güzel yokluklu yokuna hiçimi katamadığım adam; sende ben çöreklenmiş yalnızlığımın fakir fukaraya yardım olsun diye dağıtılan öte berisiyim. Kendimi sende bir bulsam tövbeler olsun kızıl günlerin uzun saçlarını keser boyumuzu aşan siyah günlerimiz de olsa onları bile seninle severim.
Şimdi bir tümden gelen hercai yokluğun var gökyüzüne sığmaz. Daldan dala konmalar şirketinin patronu olmuşsun. Şimdi bir yok dolu aşkım var; kalbime sığmıyor. Seni çok, yok dolup taşarken yoktan sebeplerle seviyorum. Aşk zaten sarıp sarmalamalı sebepsiz yalnızlığın devşirme köylüsüymüş; bana en çok yalnızlık sarılıyor bir ton aşkla…
Kısmet gövdesiz savaşçılığımızın isimsiz misafirliği olsun da bir arada olmak da nasip olsun. Güzel yokluklu yokluğuna âşık olduğum hasret yâr; ben sana binbir tonda aşk suçuyla müebbet yedim.
Şimdi bana seni örseler suçsuz aşkımın depreşen sensizliğine âşık olurum, o derece yokluk asfaltında otostop çekerek sensizlik arabasına binen sen dolu yolcuyum.
Aşk, zaten bitmiş bir yokluğun var olmak için çabalama telaşıdır. Ben yokluğunun var olmak çabasında yokluğunu bir türlü yenemeyişine her geçen gün daha çok âşık oldum…
Dilâra AKSOY