Bu ülke de, bu dünya da hatta bu gezegende bir birey olmak bir hayli zor. Çaba istiyor, azim istiyor ve de en önemlisi savaş istiyor. Güçlünün güçsüzü yendiği, beyazın siyahı dışladığı, tokun açtan, açın ise toktan anlamadığı ve de paranın yaşama yön verdiği bu garip gezegen de bırakın lezbiyen, gay, biseksüel veya trans olmayı bir birey olmak daha doğrusu olabilmek en zoru ve asıl mesele.
Müslüman bir ülkede yaşıyorsanız müslümanım diye gezinen ama müslümanlığın tek bir şartını dair yerine getirmeyen veya sözde baskı ile getiren bir çok insan göreceksiniz ki emin olun bu insanlar en tehlikelisi. Hristiyan,musevi bir ülkede yaşıyorsanız da elbet benzerleri olacak. Sömürülecek her şey.İnançlar köreltilirken içlerdeki umutlar da birer birer yok olmaya başlayacak. Hepsini var eden de insanken yok eden de yine insan olacak….
Canlılar öldürülüyor,canlılar katlediliyor,canlılar eziyet ediliyor, canlılar ağlıyor ve üzülüyor,yine aynı şekilde canlılar dışlanıyor ve canlılar cezasını da vefasını da çekiyor. Fakat en unutulanı her şey böyle canlılara hasken canlılar da canlıları çekemiyor. Yani canlılar canlı olabilmeyi bilmiyor.
Müslümanız diye yetişip büyüyen bir insan müslümanlığın sadece kuranda yazılı bir kaç sureden,ayetten öte sanıp insanlık duygularından bir hayli uzaklaşırken farklı dinlere mensup insanlar da benzer şekilde insanlık duygularını unutmaya başlıyorlar. Oysa kimse kötü, suçlu, günahkar veya somurtkan bir şekilde doğmuyor ama kötü,suçlu ve günahkar bir şekilde yetişiyor, yetiştiriliyor. Bin bir çeşit ülke binbir çeşit canlı ve binbir çeşit hayat var hepsi birbirinden farklı hepsi birbirinden özel. Ortak tek bir nokta var kin, nefret, aşk, sevgi gibi duygular ve alınan müşterek atmosfer.
Bu insanlar şu ana kadar fakiri fukarayı da dışladı, karanlıkta diplerde iki kuruşa evine ekmek götürmek için çalışan madenciyi de, yıllardır türban için mücadele eden insanları da, aktivistleri de sosyalistleri de solcuları ile sağcılarını,bir cinsiyet türü olan kadınları ve farklı oldukları için mücadele etmek zorunda kalan ve adeta savaşamazlarsa yaşam mücadelesinde bulunamayacakları lgbt mensuplarını da.
Oysa hepsinin tek istedikleri şey vardı o da insan gibi yaşayabilmek, eşit muameleye tabii tutulup, aynı atmosferde aynı havayı soluyabilmek. İşte bu sebeple dışarıya döküldü binlerce marjinal görülenler işte bu yüzden hak eşitlik adalet aradılar. İstenilen tek şey hoşgörü ve eşitlik,adalet gibi kavramlarken çoğu verdikleri mücadele de yenik düştü, çoğu dışlanmaya devam etti. Hiçbiri anlatamadı farklılıkların da benzerlikten türediğinin ve farklılıkların da o çok inançlı geçinen yani kutsal kitaplarla yatıp kalkıyorum diyen insanların anlayacağı dilden tek yaratıcı tarafından yaratıldığını…
Bu sebeple bugün mağdur olan onca diğerleri gibi lgbtler de üzülmemeli onlar tıpkı genç yaşta katledilenler gibi, tıpkı kadın cinayetlerine kurban giden nice kadınlar gibi, tıpkı madenciler gibi, tıpkı savaş kurbanları gibi tıpkı üzerine iftira atılan masum insanlar gibi ve tıpkı insanlık dışı her türlü hareket gibi sadece biri,birileri..