Kadehin dibine vurdukları zamanlarda çalarmış dünyanın haline aldırmadan dönen plaklar… Kadehin dibini görmek için ne badireler atlatmış o hayatlar. Alkolik dedelerden geriye kalanlar en sevdikleri plaklar olmuş. O mavi gözlerin gördüklerine, yaşadıkları duygulara eşlik eden koca yuvarlak şeyler. Parmak izleri bir ölünün, üstünde… Ben hiç kadehin dibini göremedim. Ben zaten dipteyim kadehe gerek duymadım hiç.Kafam hep dumanlı. Ki benim plağım ara ara kadehini yanına alıp döner dururdu zaten. Adı yok. Sen adını koyarsan var. Özlem belki. Belki hüzün, sevinç..
Sevdaya mı düştük? Çal usta oradan Zeki Müren bir de kan yoldaşımı.Dumanların altında kaldık, kafaları kıyak yaptık. Bu devran hep böyledir, böyle gider. Mavi gözlü adamdan, ela gözlü kızına. Notasız ve harfsiz yaşamak rüyada denizin dibine dalmak gibidir. Boğulursun, çıkamazsın işin içinden. Ama aslında rüyadasındır, anlayamazsın o zamanın saniyelere bölünmüş diliminde.
Çünkü içinde kopan o fırtınaları hiçbir sıcak, dumanı ve korunu hiçbir su söndüremez. Hizaya sok beni anlamlı yap diyen harfler bakar gözlerinin içine, aşık gibi aşkla sarılırsın.
Okudum tüm yazdıklarını demek sadece okudum demektir.
Aynı şeyleri hissedebiliyorsan o zaman okumamışsındır sadece aynısını hissettim dersin bu kez.
Koy bir plak, ver bana bir kalem oradan usta beni az yalnız bırak. Plaktan gelen Zeki Müren sesini duyar gibi oldunuz mu? Bak, diyor bu gece efkarlıyım, ağla gitar… Çal,çal,çal gitar.