Yazar Mine Kırıkkanat’ın cinsiyet ayrımcılığı ve İslam üzerine sözleri birkaç saat içerisinde gündemdeki yerini almayı bildi. Ekşi sözlük benzeri sitelerde, sosyal medyada ve haber kanallarının sitelerinde Kırıkkanat’ın akıl yürütmesi üzerine yüzlerce yorum yazıldı ve tartışma hala tazeliğini koruyor. Hâlbuki düşünce oldukça basitti ve gazeteci yazar, bilhassa AKP yanlısı muhafazakâr kesimin en sık kullandığı silahı kullanmıştı: Modus Ponens, yani düz mantık.
Eğer bazı şartlar altında bir şey gerçekleşiyorsa ve şartlar gerçekleşmişse. O iş meydana gelir. İsterseniz, bu mantık kuralını örneklerle açıklayalım. Yurdum insanından duymaya alışkın olduğumuz bir söz:
“CHP‘liler AKP’yi sevmez. Geziciler de AKP’yi sevmez. Öyleyse Geziciler, CHP’lidir. “
Modus Ponens – yani düz mantık – usulü kanıt yöntemini güzelce örnekleyen bir başka büyüğümüzün sözlerine dönelim. Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak geçtiğimiz Mayıs ayında şöyle bir açıklamada bulunmuştu:
“Mesela kırmızı renk otomobil alan kadınlar genellikle üniversiteli kadınlardır. Kırmızı renk otomobil alan kadınlar sert sigara kullanıyorlar, içki kullanıyorlar. Bu kadınlar evlenemiyorlar. “
Yani, Abdurrahman Dilipak’a göre kırmızı renkli otomobil kullanan, sert sigara içen hiçbir üniversiteli kadın evlenemez. Bu mantığa muhafazakâr çevrelerden kayda değer hiçbir tepki gelmemişti. Bu nadide görüş çok güzel sindirilmişti. Mantık illa ki de siyaset arenasında kullanılmaz. İsterseniz Komedyen Cem Yılmaz’ın eski bir şovundaki sözlerini hatırlayalım:
“İyi huylu erkekler cennete gidince, huri ile ödüllendirilecekler. E kadınlara ne olacak? Onlara da Nuri mi verilecek? “
Alışılagelmiş tüm bu açıklamaların ışığında, Mine Kırıkkanat’ın sözlerinde ne tür bir gariplik var ben anlayabilmiş değilim. Onun ifadesi de oldukça basit:
“Kadınların da nefsi var, erkekler de örtünsün.”
Erkeklerin nefsi uyarılmasın diye kadınlar örtünmek zorundaysa, kadınların nefsi uyarılmasın diye erkekler de örtünmeli. Üstelik bu görüşü ilk kez ortaya atan kişi Mine Kırıkkanat değil. Norveçli Türk Yönetmen Nefise Özkal Lørentzen’in 2011 yılında çekmiş olduğu Allah’a Bir Balon (A Balloon for Allah) isimli belgeselde bu görüş açıkça kameralara yansıtılmıştı. Aşağıdaki videoda belgeselin ilgili bölümünü izleyebilirsiniz.
http://vimeo.com/user1405891/review/110181859/4ce07822f9
Hepinize düz mantık dolu günler dilerim.
Sercan Leylek