Huysuz bir elma şekeri satıcısına öfkelenmişti dilenci çocuk…Ne kadar yalvardıysa da vermediği gibi bir tanesini , ite kaka defetmişti onu başından satıcı. Dil çıkardı adama, küfür etti. Ne olurdu sanki bir tanesini verse…Ölmezdi ya…Koşarak uzaklaştı oradan.
Gece olmuştu. Yapımı yarıda bırakılmış bir inşaatta uyuyordu geceleri… Tam uykuya dalarken dudaklarını şapırdata şapırdata elma şekeri yiyormuş gibi yaparken yakaladı kendini. Öfkelendi. Ömrü boyunca elma şekeri yemeyeceğine dair yemin etti ve gözlerini sımsıkı yumdu.
———————-0 ——————————-
Pahalı eşofman takımı, güneş gözlükleri ve spor ayakkabılarıyla bir adam, pazar sabahı yürüyüşü yapıyordu … İşte tam para dilenecek adamdı. Dilenci çocuk adamın peşine takıldı, para istemek için uygun zamanı kolladı. Tam yolunu kesip elini açacakken adam aniden durdu, azarlanmaktan ve itilip kakılmaktan korktuğu için hemencecik bir çalılığın arkasına saklanıverdi. Gözü hala adamın üzerindeydi. Adamsa bir elma şekeri tezgahının önünde durmuş, usulca şekerlemelerin fiyatını soruyordu satıcıya. Para üstünü bile almadan bir tanesini satın alarak hızlı adımlarla uzaklaştı oradan tanıdık birilerine yakalanma kaygısıyla etrafına bakınarak. Bir banka oturdu, elindeki kıpkırmızı elma şekerine uzun uzun baktı. Kararlıydı…. onca yıl tuttuğu yeminini bozacaktı. Ağzını kocaman açtı, tam bir ısırık alacaktı ki çarpıştığı dilenci çocuk karşısına dikiliverdi…Bir şekere bir de çocuğun gözlerine baktı. Şimdi ne yapsaydı?