düşünmek istemediğin şeyler,
bölünerek,
etkisini artırarak
ve olabileceği en gürültülü şekilde
varlığını sürdürmeye
devam ediyor.
sen,
devam edecek misin?
o halde,
insert coin. (blinking)
[sessizlik. bir şişenin kapağının açılması sesi. sessizlik. bardağa dökülen sıvı sesi. sessizlik.]
oturdun, kahve renkli tahta sıralara. düşünmeyi keşfettin.
yalnızdın, ama etrafında arkadaşların aptal ilkokul oyunları oynarken
bu senin için çok önemli değildi. aptaldın. bir kızdan hoşlandığını düşünüyordun,
bir kız nasıl sevilir daha bilmiyordun, bir de matematikten nefret ediyordun.
okulun teneffüs zili ve sıra arkadaşının, paylaştığınız sırayı senin kontrolünde kullanıyor olması
hayatta en çok keyif aldığın şeylerdi.
-de, -da bağlaçlarıyla aran çok iyiydi,
edebiyat hocan, o çok sevdiğin sıra arkadaşını, çok konuşuyorsun diye senden ayırana kadar.
ilk ayrılığı o gün gördün. ama anlamadın.
ayrılık nedir, henüz tanımadın.
devam edecek misin?
insert coin. (blinking)
[lakır lakır bir sıvının gırtlaktan aşağıya inişinin sesi]
girdiğin yeni okulunda teneffüs zilinin tınısı değişti.
müziği tanıdın ve çok hoşuna gitti. bir parçası oldun.
müziğin bir parçası oldun
ve bölündün. artık iki insandın.
matematikten hala nefret ediyordun
ve hocana inat olsun diye bağlaçları da birleşik yazmaya devam edecektin.
annen yatman gereken saati 10’a çekti ve bu seni büyük hissettirdi.
büyüdün, arkadaşların da büyüdü.
büyüyüp kavga ettiler.
ve sen, önceki okulunda sahip olduğun arkadaş sayısının yarı yarıya düştüğünü fark ettin.
bir kızdan hoşlandın, yine, ve elini tutmaya utandın.
matematik öğretmenin, x’i bulamadığın için gerizekalı olduğunu hissettirdi
ve uzun bir dönemi kendini gerizekalı olarak tanıyarak geçirdin.
bir akraban öldü. bunun bir kayıp olduğunu bilemedin,
babanın hediye ettiği atariyle oynarken, herkesin neden ağladığına hayret ettin.
özledin, o bir daha gelmeyecek mi yani diye sorduğunda
herkesin başının öne eğildiğine tanık oldun
ve buna bir anlam veremedin.
özlemeyi fark ettin ama henüz tanımadın.
devam edecek misin?
insert coins. (blinking)
[bardağın masaya temas eder etmez çıkartığı küt sesi]
daha fazla büyüdün.
başka şeylerin parçası oldun.
parçası oldun ve bölündün.
bölündükçe bölündün.
çirkin şeyler de yaptın, ara sıra.
geceleri geç yatmaya, hatta yatmamaya başladın.
sigara kokusu seni tıkadı, ama bu seni alkolden uzak tutamadı,
alkole başladın.
ter koktun. hiç diskoya gitmedin. ucuz ve hep aynı şeyleri giydin.
sen 20 yaşındaydın, kardeşin 23,
o, 25,
clint eastwood 81 ve bruce lee ölmüştü.
o. onu tanıdın.
bir parçan oldu.
onu tanıdın
ve bütünü oluşturdunuz.
onu tanıdın
ve o gitti.
onu tanıdın
ve
sen, bölündün..
devam edecek misin?
insert coins. (paused)
[sessizlik. bardağın sıvıyla dolması sesi. o sıvının gırtlaktan aşağıya tek seferde gitmesinin sesi. sessizlik]
blinking…