Her akşam bir çaya doldururum. Yudumladıkça içimi yakar yalnızlık . Gökyüzümdeki yıldızların anlık kayboluşu gibi sevdiklerimi de kaybeder miyim acaba? Ay doğmuş çoktan. Gözlerim yaşarırsa görür mü uzaklardan? Bir rüzgar esiyor gecenin mateminde. Havada kuş uçmuyor yolda insanlar geçmiyor.Yine demleniyor yalnızlığım.Kalem kağıda küsmüş içimdeki çocuk yana yana yanmaktan üşümüş.Yanmaktan üşür mü çocuk ?Hissizleşiyor yüreğim.Yıldızlar uyanmış parlıyor geceme.Gördüğüm en güzel rüyaydı gözlerin.Gözler nerden çıktı deme.Gözlerin yıldızların içinde.Ne yapayım kalbime koydum sığmadım yüreğime gömdüm olmadın .Bende gökyüzüne sığdırdım seni.Gece olunca merdivenimi alıp çıkıyorum bulutlara. İşte o zaman bulutlar bile ağlıyor yalnızlığıma.Yağmur benim gözyaşım sevgilim.Tutabildiğin kadar tut ki yere düşmesin hayallerim.Hani yıldızlara bakarsın birden kuyruklu yıldız dikkatini çeker..Fark edilmeyi bekleyen milyonlarca yıldız arasında kuyruklu yıldızımsın .gözüm başka yeri görmüyor.Aylar oldu ay geçip gitmedi penceremden.Hiç denizle ufuk çizgisini karıştırdığın oldu mu? Ne gökyüzündeki küçük bir yıldız ne de yeryüzünde koca bir yalnızım. Ben okyanusta mercanların dibine vurulmuş küçük kayıp bir balığım. Üzüldüğünü duydukça daha çok boğuldum. Balık denizsiz yaşayamıyor bunu bilirsin. Dalgaların yeter mi bu küçük kayıp balığa? yoksa alır götürür müsün sevgi kokan adalarına. Al bu balığı götür. Ufuk çizgisiyle denizin birleştiği o ince çizgiye. Görsün hayallerle hayatların birbiriyle karıştırılmayacağını. Tek bir ricam var bu küçük balığı kıyıya dalgalarınla sert vurma. Yoksa vurgun yemiş gibi kanadıkça kanar yaralı kalbi. Denize uzaktan bakmak güzeldi. Dalgalar küçük balığın boyuna yetmedi…