Evet ben en çok da minübüse binerken telaşla geliyor musun ? diye okul yoluna endişeli gözlerle bakmayı özledim .İkileme düşmeyi :”Acaba sonraki ile mi gitsem ? belki gelir birazdan ” ,”Peki ya gelmezse ? ne kadar bekleyeceksin ? “.Bizimkilerin “Birini mi bekliyorsun diyerek gülmelerini aralarında kıkırdaşmalarını özledim .Bilirlerdi seni beklediği mi çünkü ben beklerim sevdiğimi…
Seni görünce kalbimin hızlı hızlı atmasını özledim aldırmadan kalp çarpıntısnına “varsın duracaksa onun için dursun derdim “.Minübüse koşuşunu ,masum masum etrafa bakmanı ürkekliğini ,bana ait olmayan bakışlarını özledim .Şöföre :”Kaptan ! gelen var ” diye seslenmeyi evet onu bile özledim .Nefes nefese arabaya binmeni ,parayı şöföre uzattıktan sonra dönüp bana mahçup bir sesle “Teşekkür ederim” demeni özledim.Gerisini hiç hatırlamazdım çünkü senin sesin ,kullandığın her hece azından çıkan her harf beni alıp götürürdü uzaklara …
Elini saçına götürüp kulağının arkasına doğru atmanı ,güneş o güzel kumral saçlarına vururken hayranlıkla seni izlemeyi özledim.Belki uzanıp dokunamıyordum ama yanına yaklaşınca kokusu gelirdi burnuma içime çekerdim Bütün dünya üzerindeki en güzel koku saçlarında mevcuttu sanki.
Kaçamak kaçamak bakışmayı özledim.Gözlerindeki parıltıyı beni uzaklara götüren o yaradılış harikası kahverengi gözlerini özledim .Bana ilk defa merhaba demeni özledim.
Ama en çok en çok da seni beklemeyi özledim çünkü ben beklerim sevdiğimi …