Saat, 07:54 Küçükçekmece’den Sirkeciye giderken…
Trene yaşlı bir teyze ve onu elinden tutan kızı bindi. Teyze kendisine yol veren insanlara seslenerek;
“Hepinize teşekkür ederim” dedi.
Birden insanların yüzünde şaşkınlıkla beraber bir tebessüm oluştu, sanki insanların hayatlarında teşekkür eden hiç kimse kalmamıştı. Kızı da sağ elinin baş parmağını dudaklarına götürüp “Anne sus, sessiz ol lütfen” diyordu. Genç bir adam teyzeye yerini verdi. Teyze yine teşekkür etti ve oturdu sonra ayakta duranlara (bende dahil);
“Eee sizler nasılsınız?” diye sordu. Gözlerim teyzeye kilitlendi, bu sefer bende şaşırmıştım. Çünkü uzun zamandır bindiğim bu trende aradığım ama bir türlü bulamadığım sohbet ilk kez gerçekleşiyordu. Biz de başımızı iyiyiz manasında sallayıp, gülümsedik. Kızı ise; “Anneeee”, “Annee yaa” diye söylenmeye başladı. Sonra teyze karşısında oturan ve yarı uyuklayan orta yaşlı adama;
“Sen nasılsın gardaşım, çoluk çocuk iyiler mi? Nereye bıraktın? diye sordu. Teyze bir anda trene neşe getirmişti sanki. Adamda pencereye yasladığı kafasını doğrulttu, bıyık altından gülümseyerek;
“İyiler çok şükür, okuldalar” diye cevap verdi.
“Heee iyi iyi okusunlar, o daha iyi” dedi teyze. Teyze’nin içinde kopan fırtınaları, zihninden geçenleri bilemem ama okula gitmenin, işe gitmekten daha iyi olduğunu düşünmüştü herhalde. Belki kendisi okuyamamıştı, belki çocuklarını okutamamıştı.
Kızı ise; “Anne ineceğiz birazdan az kaldı sabır et” dedi. Kızın annesine verdiği tepkiler aslında normaldi. İnsanların rahatsız olacağını düşündüğünden öyle davranıyordu. Bazen bizde annemize, babamıza böyle tepkiler veriyoruzdur hiç farkında olmadan ama teyze o kadar içten o kadar doğaldı ki, teyzenin etrafındaki herkes sanki onun konuşmaya devam etmesini istiyor gibiydi tabii bende. İnsanların bırakın artık birbirlerine hal hatır sormalarını, güler yüzle birbirlerine bakmaları bile tuhaf karşılanır hale geldi.
Hepimiz çeşitli maskelerin altına saklanmış durumdayız, yapılan makyajlar, giyilen elbiseler, takılan aksesuarlar, sürülen parfümler… Hangimizin üzerinde artık bir bebeğin veya o yaşlı teyzenin saf kokusu vardır? Kendi kokumuzu taşısak üzerimizde, hiç kimse kötü kokmazdı eminim.
Kız, annesinin elinden tutup indiler. Teyze, devam eden yolculara: “Allahaısmarladık.” demeyi unutmadan tabii ki.
Sonra, trenin penceresinden Costa Romantica göründü boğazda, bembeyaz gelinliğini giymişti üzerine…
05.05.2011